İnsanın insana neler yapabileceğini bu kitapla bir kez daha anladım. Bu kitabın okunma sayısına baktığımda değerinin bilinmediğini düşünüyorum ve sizlere tüm kalbimle tavsiye ediyorum. Kısaca bir göz atalım romanımıza…
Fas’ta kralı devirmeye çalışan askeri darbe sırasında emir altındaki askerlerin 18 yıl boyunca Tazmamart adında zindana hapis edilirler. Olaylar tamamen gerçektir. Biz hikayeleri ismini bilmediğimiz eski bir mahkumun dilinden dinleriz.
Kulakları sağır eden zindan sessizliği, kör eden ışıksızlığı, unutulmayı ve yok oluşu okurken zorlanıyoruz. Onların yemekleri yalnızca kuru ekmek ve lapaydı. Hiç yaşamadan yaşlandılar yer altında. Ölmek için yalvardılar.
İnsanın istediği vakit ölmemesi ne kadar da zormuş.(48)
Cehennem bir simge, felaketi somutlaştıran bir söz değildi. Cehennem, kendi içimizde ve çevremizdeydi.(61)
Umut, sakinleştiriciye benzeyen bir yalandı. Onu aşmak için, her gün bin beterine hazırlanmak gerekiyordu. Bunu anlamamış olanlar, şiddetli bir umutsuzluğa kapılıyor, sonunda da ölüyorlardı.(62)