Benim aklımı vicdanımı yaralayan soruların basit cevapları yok ve olamaz. Bu son gerçeği yok saymak için insanın hayvanların sahip olduğu derecede bir zekâya, duygusuz bir kalbe sahip olması veya bilimsel keşiflerden habersiz olması gerekir. Bu gerçeği bilmeden veya görmeden onaylamak da böyledir. Derdime bilim dünyasının cevapları içinde derman aradım, bulamadım. Sonra garip bir âleme düştüm. Belki şimdiye kadar bu âlemde bulduklarım, sayısız endişe verici vicdanları ikna ederdi. Ancak ben? Teleskopların göremediği uzak alemleri benim akıl ve gönül gözlerim görüyor. İçlerinde ne olduğunu henüz arkadaşlarımızın anlamadığı, ışık veren yıldızlarla ben temasta bulunuyorum. Sizin araştırmalarınızdan gizlenen sönük gök cisimleri, benim görmek için ışığa gerek duymayan gözlerimin hedefi oluyor. Ben öyle bir ruh oldum ki benim için uzak, yakın, kötü ve hoş bir şey kalmadı. Maddiyat düşüncelerimin, duygularımın esiri, maneviyat kudretimin, gücümün memurudur. Durum böyle iken ben yine açım! Ruhum kendisini doyuracak düşünce gıdasını henüz bulamadı. Arıyorum, arıyorum. Ne mi diyeceksin? Hiç!