Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Hayallerin derinlikleri ..
"İnsanoğlu o kadar güçsüz, zayıf ve muhtaçtır ki hayatını rica ile devam ettirir. Raci demek insan demektir." Peki ya, kim ola bu Raci? Neyi amaçlar, ne ister? "Bugünkü Raci, o nazik usta Raci midir? Yoksa insanlığın yüz binlerce ahmaklarından biri midir? Ne arıyorsun? İstediğin nedir? [...] Bu geçici hayatla ne buldun ki onun sonsuzunu arıyorsun? Sana soruyorum, bu hayatta ne var?" Gelin Ahmet Raci ve Aynalı Baba ile birlikte sonsuzlukta bir yolculuğa çıkalım. Rüyalar âlemine.. Sene 1910. Çok değerli yazarımız
Filibeli Ahmed Hilmi
Filibeli Ahmed Hilmi
, Raci olarak çıkar karşımıza. Raci; eden, uman, yalvaran, ümitli demek imiş. Aynalı Baba'ya göre bu tam anlamıyla insanın ta kendisidir. Eden.. Uman.. Yalvaran.. Ümitlenen.. Gelgelelim felsefeye susamış çaresiz Raci'nin umduklarına.. Raci sorar: Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Varlık nedir, yokluk nedir? Ben var mıyım? Eğer var’sam niçin yok olacağım? Yok, olmayacaksam, ruhum ölümsüz mü kalacak? Raci çıldırmak üzereydi! Çünkü ejder ateşi bir kere içinde kıvılcım oluşturmuş ve alev almış bir yangın kor gibi yakmaktaydı içini. Ama Raci şanslıydı, rastgele gittiği bir mezarlıkta Aynalı Baba'ya (dem Baba) rastlamış ve bir bakıma susuzluğuna çare bulmuştur. İnanıyorum ki çoğumuz hayatın bir noktasında bu soruları düşünmüş ve sorgulamışızdır.. Ve, Bir miktar kahve, bir cezve, iki fincan ve bir ney eşliğinde huşu içinde bir yolculuk başlar. Tam dokuz gün! Bir gün Buda Gotama ile Yokluk tepesine, bir gün Zerdüşt'ün şehrine, bir gün Kaf Dağına, bir gün Güneş sistemine.. Bir ara anka kuşunun sırtında, bir ara Azâmet deryasında, alimlerin toplantısında, berzah aleminde.. Ve sonunda Manisa Tımarhanesi'nde buldum kendimi. Niçin'siz bir varlık olmayan Raci'nin yolculuğu; Doğu ve Batı felsefesi, tasavvuf, mitoloji, dinler tarihi ile tam bir düşünme sahası oluşturmaktadır. "Her arayan bulamaz lâkin bulanlar arayanlardır." [Bâyezid-i Bistâmî] Her kimse yaşamı boyunca illaki bir şeyleri aramıştır. Her edebî eser bir arayıştan doğmamış mıdır? Aynı soruya farklı cevaplar almamızın nedeni herkesin arayış biçiminin farklı oluşundan değil midir? Elbette öyledir. Örneğin, "Mutluluk nedir?" sorusuna; "Cenab-ı Halil: (Hz. İbrahim) Mutluluk; çalışmak, kazanmak ve kazancını kendi gibi olanlar ile paylaşmaktadır. Cenab-ı Kelim: (Hz. Musa) Mutluluk; benliğini Firavunun tutkularından ve hırsından kurtarmaktadır. Cenab-ı Adem:(Hz. Adem) Mutluluk; şeytana uymamak ve Havva’ya kanmamaktır. Konfüçyüs: Bir tencere pirinç pilavına bütün lezzetleri sığdırmaktadır mutluluk. Eflatun: Her zaman yücelikleri düşünmektedir. Aristo: Mantık! İşte mutluluk! Zerdüşt: Mutluluk; karanlıkta kalmamaktır. Brahma: Mutluluk mu? Herkesin fikri ne ise onun tersidir. Cenab-ı Mesih: Mutluluk; geçmişi unutmak; bulunulan durumu hoş görmek, geleceği düşünmemekle mümkündür. Lokman: İnsanlar bu kelimeyi bütün üzüntülerini bir sözle ifade etmek için ortaya çıkarmışlar. Hızır: Mutluluk; tutkuların ve hırsların giremediği gönüllerde bazen şimşek gibi çakan bir hayalettir. Buda: Ey Beşeriyet! Mutluluk; yokluğun güzellik isimlerindendir. Nirvana! Ey Beşeriyet! Nirvana! Fahr-i Âlem (Hz. Muhammet s.a.v) Ey Beşeriyet! Mutluluk; hayatı olduğu gibi kabul etmek, ağır işlerine razı olmak ve bunların iyileştirilmesine çalışmaktadır." gibi..
A'mak-ı Hayal
A'mak-ı Hayal
; hayallerin derinliklerinde dipsiz bir kuyu, azamî bir derya gibiydi. Hakikati arayan Raci ile mutlaka tanışın.. "Yoklukla varlığın bir tek şey olduğunu kim ispat edebilir?" Keyifli okumalar dilerim. Esen kalın..
A'mak-ı Hayal
A'mak-ı HayalFilibeli Ahmed Hilmi · Sis Yayıncılık · 201216,7bin okunma
··
3.705 görüntüleme
Nes okurunun profil resmi
Benim aklımı vicdanımı yaralayan soruların basit cevapları yok ve olamaz. Bu son gerçeği yok saymak için insanın hayvanların sahip olduğu derecede bir zekâya, duygusuz bir kalbe sahip olması veya bilimsel keşiflerden habersiz olması gerekir. Bu gerçeği bilmeden veya görmeden onaylamak da böyledir. Derdime bilim dünyasının cevapları içinde derman aradım, bulamadım. Sonra garip bir âleme düştüm. Belki şimdiye kadar bu âlemde bulduklarım, sayısız endişe verici vicdanları ikna ederdi. Ancak ben? Teleskopların göremediği uzak alemleri benim akıl ve gönül gözlerim görüyor. İçlerinde ne olduğunu henüz arkadaşlarımızın anlamadığı, ışık veren yıldızlarla ben temasta bulunuyorum. Sizin araştırmalarınızdan gizlenen sönük gök cisimleri, benim görmek için ışığa gerek duymayan gözlerimin hedefi oluyor. Ben öyle bir ruh oldum ki benim için uzak, yakın, kötü ve hoş bir şey kalmadı. Maddiyat düşüncelerimin, duygularımın esiri, maneviyat kudretimin, gücümün memurudur. Durum böyle iken ben yine açım! Ruhum kendisini doyuracak düşünce gıdasını henüz bulamadı. Arıyorum, arıyorum. Ne mi diyeceksin? Hiç!
Felix okurunun profil resmi
Elinize yüreğinize sağlık. Raci kelimesinin "Rücu" kökünden geldiği ve "dönmek" anlamını da özellikle vurgulamak isterim. Bir şeye/şeylere dönen, yönelen. İnsanlık sürekli böyle bir dönüşler manzumesi içerisindedir. İnsandan maksat ise onun aslına rücu etmesi, aslına dönmesidir. Bâyezid-i Bistâmî hazretlerinin alıntısıyla sizin de paylaştığınız gibi bu kendine dönüş kati surette aramakla çaresiz bir ilişki içerisindedir. Zira "her arama faaliyetiyle kesin bir bulma eylemi gerçekleşmeyecek olsa dahi bulanlar her zaman arayanlar içerisinden çıkacaktır". Hazretin bu çarpıcı tespitinin bu şahsi yorumu için bir kusur ettik ise affola. "Yükte hafif pahada ağır" böyle kıymetli bir eser incelemesi için tekrar teşekkür ediyorum. Herkese iyi okumalar...
Nes okurunun profil resmi
Değerli yorumunuz ve vermiş olduğunuz bilgiler için ayrıca teşekkür ediyorum. Bu incelemeyi öncelikle sizin için yapmış bulundum.. Ne güzel söylediniz.. "her arama faaliyetiyle kesin bir bulma eylemi gerçekleşmeyecek olsa dahi bulanlar her zaman arayanlar içerisinden çıkacaktır" Arayışlarımız, güzel neticeler ile sonuçlansın, keyifli okumalar diliyorum.
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.