Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk
"Atatürk Çankaya'dan otomobiliyle çiftliğe sık sık gider gelirdi. Bir gün Çankaya'dan çiftliğe giderken yol üzerinde Gazi Mektebi'ne de uğradı. İşte o gezintilerinden birinde bizim Gazi Mektebi binası önünde durdu. Hocamız Hamdi Nazım Bey, yaşlı ve muhterem bir zattı. O gün hocamız başka bir sınıfta ders veriyordu ve bizde öğretmen yoktu. Ben sıramda harita çizmekle meşguldüm,sınıfta en önde oturuyordum. Kapı açıldı ve içeriye bütün hızıyla büyük bir köpek girdi. Atatürk o zaman bir yeri ziyaret ettiği zaman orayı teftiş için evvela köpeğini gönderirdi. Arkasından Atamız, Ahmet Haşim'in ifadesiyle, "Bir Alev parçası gibi, evet bir alev parçası gibi" kapıdan girdi. Büyük Atam doğru benim önüme geldi. Heyecandan başımı kaldıramıyor, haritayı çizmeye devam ediyordum. Atatürk parmağını uzattı, haritada Medine üzerine gelerek, "Burası neresi?"dedi. Kitaplarda Medine'nin eski adı Yesrib olarak yazılı idi, ben eski adıyla,"Yesrib," dedim. "Yok yok. Başka adı yok mu buranın?" dedi. Ben heyecanlıydım, kendisi söyledi, "Medine değil mi?" dedi. Ondan sonra parmağını Kızıldeniz'e uzattı,"Burası neresi?" dedi. "Bahr-i ahmer " dedim. "Yok,başka adı yok mu?" diye sordu. Tabii Atatürk Türkçesini yani Kızıldeniz dememi bekliyordu. Bunu da heyecandan hatırlayamadım, "Şap Denizi" dedim. Tabii güldü, ondan sonra, "Kızıldeniz,"diye kendisi açıkladı. Atatürk Türkçeye, Türk tarihine hürmeti olan bir insandı, Türkçe adını istiyordu. Sonra Arabistan'ı sordu," Arabistan nasıl bir memlekettir?" dedi. Hamdi Nazım Bey Arabistan'ı şöyle tasvir etmişti, "Bir tepsiye benzer etrafı dağlık ortası düzlüktür". Bende aynı şeyi söyledim. Güldü ve omuzumu okşayarak sınıfı terk etti."
Sayfa 249 - Cilt 1
··
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.