Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
3/10 puan verdi
·
27 günde okudu
Karma eğitim sistemine karşı çıkıyor ve kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı okullarda eğitim alması gerektiğini düşünüyor. Bu konuda kendisine asla katılmıyorum yine. Bu düşünce tarzı o yıllara göre normal gelebilir, hatta ne yazık ki şimdi de birçok kişi tarafından kabul edilebilir, ama bu gerçeklik bu düşüncenin doğru olduğu anlamına gelmiyor. Karma eğitim cinsiyet eşitliğini sağlamanın ve çocuklara farklılıkları anlatmanın en iyi yollarındandır. Kendisinin batı taklitçiliğini eleştirip doğu taklitçiliği, özellikle arap kültürüne yönelmesi biraz üzücü bir durum. Eserin 1960'larda kaleme alınmış olması ve o dönemde de var olan pek çok sorunun hala var olmaya devam etmesi ciddi bir problem. Yazar, genel olarak eğitim sistemindeki eksiklikler ve hatalar üzerinde durmuş ve bazı önerilerde bulunmuş, bir kısmı kendi dönemine ve o dönemin yaklaşımına göre bağlamla ilgili, yani bugün için pek geçerli değil. Yani eğitime yazarın kendisinin ve genellikle de islami bir bakış açısıyla yazmış olduğu bir kitap. Bu yüzden de bana çoğu konuda düşünceleri eskimiş geldi, belki de eserin yıllar önce yazılmış olması da, 1939-1973 yılları arasındaki çeşitli makalelerinden ve konuşmalarından oluşmuş olması da nedenler arasında olabilir. Mesela, sayfa 100`de kadınlık terbiyesinin ihmal edildiğinden şikayet ediyor ve ev sanatlariyle küçük çocuğunu yetiştirme mesleğinin kızların öğretminde değerli yer almalı olduğunu, hatta kimya ve jeoloji derslerinin yerini de kısmen tutabileceğini yazıyor. Bu düşünce tarzı o dönem için kulağa yanlış gelemeyebilir ama bugün birçokları tarafından eleştirilirse, bu durum pek şaşırtıcı olmaz. Çünkü yazarın bu tavsiyesi çağa ayak uydurmuyor. Günümüzde her şeyden önce kız ve erkek çocukların eğitim programları farklı değildir ve olmamalıdır ve kız çocuklarına yönelik eğitim programları değiştirilmesi, onlara fen öğretimi saatleri azaltılarak yerine çocuk yetiştirmeği öğretmek düşüncesi kabul edilecek bir şey değil. Çünkü çocuk yalnızca kadının değildir, eğer böyle bir şeyin eğitimi verilcekse, bu herkes için geçerli olmalıdır ki, zaten günümüzde Almanya`da bu konuda verilen eğitim herkes için bazı okullarda zorunludur. Mesela, Bavyera Anayasasına göre kız ve erkek çocuklara ayrıca bebek bakımı, çocuk yetiştirme ve ev temizliği konularında özel eğitim veriliyor. Ama yine de üzerinde durulan sorunlar günümüzün gerçeklerini de tokat gibi yüzümüze çarpıyor. Sayfa 45`de şöyle bir cümle var: “...okul, millete insan yetiştirmek için değil, fabrikaya usta yetiştirmek için çalışıyor.” Bu acı bir gerçek, ve hala devam eden bir sorun olması daha üzücü. Sayfa 71`de “Bugün talebelik artık ilim yolculuğu değil, diploma avcılığıdır.” diye bir cümle geçiyor, bu da başka bir üzücü gerçek. Ama bu konuda tüm suçu yalnızca eğitim sistemi, okullar veya üniversitelerde aramak yanlış olur bence. Çünkü günümüzde bir çok insan kariyer seçimini diplomayı, ileride yapacağı işten kazanacağı parayı düşünerek yapıyor. Arkadaşlarımdan o kadar çok örnek verebilirim ki, tasarım yeteneği olan, resim ve modaya ilgi duyan biri, ileride daha rahat yaşamak ve daha çok kazanmak için tıbba yöneliyor, diğeri ise sesi güzel ve en sevdiği hobisi bir enstrüman çalmak olduğu halde, daha rahat ve kolaylıkla iş bulabilmek için hukuk seçiyor. Yazarın, eğitimle siyasetin ayrı tutulması gerektiği fikrini sevdim ve katılıyorum. Birçok ülkede ders kitapları, özellikle tarih kitapları, iktidarda olan partinin ve hükümetin propagandasını yapacak şekilde yazılır. Durum böyle olduğu halde çocukların özgür düşünme ve karar verme hakları elinden alınmış gibi oluyor. Kitaptan anladığım en çarpıcı düşünce, günümüzde üniversiteye gelene kadar arada geçirilen okul yıllarınının ve eğitiminin zaman kaybı olmasıdır. Yazarın bu konuda haklı olduğunu düşünüyorum. Öğrenciler tekrar-tekrar, ve aynı şekilde matematik derslerinden geçiyorlar ama yine de, maalesef ki, elde edilen kocaman bir hiç oluyor. Etrafımda, okulda yıllarca ingilizce dili eğitimi görmesine ve sınavlardan geçmesine rağmen hala akıcı bir şekilde ingilizce konuşamayan arkadaşlarım da bunun ıspatı. Öğrencilerin kendi yaşlarına ve dünyagörüşlerine uygun olarak becerilerin ortaya koyulması ve o becerilerin gözlemlenerek uygun bir şekilde üniversite programlarına uygulanmasının daha mantıklı ve faydalı bir sistem olacağını düşünüyorum. Yazar kitabın bir kısmında özel okulların esnaf mantığıyla hareket ettiğini belirterek bunu kınamış ve neden olarak da o okulların ticari kaygılarını göstermiş. Yabancı okulların ise misyoner yuvaları olduğu görüşünü savunmuş. Özel okulların kapatılması gerektiğini, tüm okulların devlet yönetimi altında olması gerektiğini yazmış. Ama ben özel okulların eğitimi, ahlakı veya eğitim felsefesini bozduğunu düşünümyorum. Tabi özel okulların da iyisi de, kötüsü de var ama özel okulların günümüzde rekabet açısından baktığımızda eğitim sektörüne canlılık getirdiğini ve devlet okullarındaki algının da değişmesinde olumlu rol oynadığını düşünüyorum. İnsanlar her alanda olduğu gibi eğitime de büyük yatırımlar yapıyor ve bunun karşılığını alıyorlar. Bugün özel okulların takdiredilesi başarıları var ve biz bunu reddedemeyiz.
Türkiye'nin Maarif Davası
Türkiye'nin Maarif DavasıNurettin Topçu · Dergah Yayınları · 20164,652 okunma
·
153 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.