"Bak kitab-ı kâinatın safha-i rengînine,
Hâme-i zerrin-i Kudret, gör ne tasvir eylemiş.
Kalmamış bir nokta muzlim, çeşm-i dil erbabına,
Sanki ayatın Hudâ, nur ile tahrir eylemiş.
Bak, ne mu’ciz-i Hikmet, iz’anrubâ-i kâinat,
Bak, ne âlî bir temaşadır feza-i kâinat.
Dinle de yıldızlar, şu hutbe-i şîrînine,
Name-i nurîni Hikmet, bak ne takrir eylemiş.
Hep beraber nutka gelmiş, hak lisanıyla derler:
Bir Kadir-i Zülcelal'in haşmet-i sultanına,
Birer bürhan-ı nurefşanız vücub-u Sânia; hem vahdete, hem kudrete şahitleriz biz."