Gönderi

552 syf.
10/10 puan verdi
İncelememe geçmeden önce yazardan bahsetmek istiyorum biraz. Başörtüsü ile var olma mücadelesinin ilklerindendir Şule Yüksel Şenler. Hayatının öncesi ve sonrası olarak iki dönemi var. Abisinin hastalığı tesettüre girmesine vesile olmuş ve ondan sonraki hayatı onu Şule Yüksel Şenler yapmış. Dolu dolu bir hayat. Gazetecilik, köşe yazarlığı, terzilik. Kitaptan anladığımız üzere dili epeyce sivri yazarın. Bazı yazıları gerekçesiyle hakkında birçok dava açılmış, 8 ay cezaevinde kalmış. Kendi başörtü tasarımlarını kendi yapmış. Anadolu'yu dolaşmış, konferanslar vermiş. Başörtüsünü yapış şekli dönemdeki genç kızları etkilemiş ve herkes bu modelde bağlamaya başlamış. Ondandır ki bu bağlayış şekli "şulebaşı" olarak anılmış. Ve tepkilere sebep olmuş. Yazarla tanışma fırsatını bir kez yakalasam da bazı aksilikler sebebiyle iptal edilmişti. Kendisi çok etkilendiğim değerli bir isimdi. Rahmet olsun.. Kitabı hep okumak istemiştim. Bugüne nasipmiş. Ancak okumak için geç kaldığım bir eser oldu. 18-20 yaşlarında üniversite hayatının daha başında daha başka bir hissiyatla okunacağını düşünüyorum. O kadar sıcacık bir giriş yapıyor ki yazar kitaba sokağın atmosferini içindeymişcesine yaşadık. Bu kadar etkilenme sebebimiz bu değerleri kaybedişimizden olsa gerek. Herkesin içine kapandığı, birlik beraberlik bağlarımızın koptuğu şu süreçte böyle bir sokağın hasretini hissetmemek mümkün değil zaten. Bir musibet karşısında düşenin elinden tutmak için çabalayan insanlar, cebindeki parası sayılı olmasına rağmen çocukları mutlu etmeyi kendine yol edinenler, kedileri doyurmayı kendine görev bilenler, yerden bir taş kalkacaksa el ele verip hep birlikte kaldıranların sokağı. Adı gibi huzur sokağı... Bir tarafta İslamiyeti hakkıyla yaşamaya çalışan, tüm hayatını bu temelde inşa etmeye çalışan Bilal, diğer tarafta asrın gerektirdiği gibi yaşayan, dinsizliği medenileşmek zanneden Feyza. İki kesişen hayat. Ve sonrasında akıp giden bir kitap... Kitabı genel olarak çok beğendim. İlla bir şeyi eleştireceksem de bu yazarın dilindeki sivrilik olur. Bundandır ki kitap hakkındaki bazı yorumları okuduğumda fazlaca hakaret boyutuna ulaşan yorumlar gördüm. Üzücü. Oysa anlatmaya çalıştıklarında çok haklıydı. Kendi yanlışlarına kılıf uyduran insanlar hepimizin çevresinde bulunmakta. Kitapta bazı noktaları vurgulamış ki yazar, hep aynı cümleler, aynı kılıflar. Kadın için örtünmenin ne lüzumu var ? Allah bana güzellik vermiş niye saklayayım? Kuran'da örtünmeye dair bir ayet yok. 20. asır medeniyetinde, üstelik bir okul talebesinin namaz kılışı, affedilemez bir suçtur. Kur'an'ı Kerim insanların cehalet içinde medeni hayattan uzak bulundukları bir devir için gönderilmiştir. İnsanoğlunun aya ayak bastığı medeni bir devirde bu emirler geçerli değildir. Başörtüsü gericiliktir vs vs. Bu insanlara yapılan zulüm kitabı okurken bile canımı yaktı ki bunu yaşayan insanların mücadelesinin ecrini Rabbim kat kat versin. Demokrat bir ülkede herkesin inancını yaşamada özgür olması gerekirken hala insanlar inançları, giyimleri yönünden baskı görüyor. Benim için çokça altını çizdigim bir kitap oldu. Ana karakterin her türlü şiddete karşı o İslami duruşu, bir müslüman kadının nasıl olması gerektiği konusunda hepimize örnek olsun. Şiddetle tavsiyedir.
Huzur Sokağı
Huzur SokağıŞule Yüksel Şenler · Timaş Yayınları · 202116bin okunma
·
153 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.