Saint-Exupery, daktiloyla yazılmış, dokuz yüz seksen beş sayfalık Kale eseri için " mineralli toprak yığını" ifadesini kullanır.Eserin çıkış tarihini soranlara da " Bunu asla tamamlamayacağım...Bu benim ölüm sonrası eserim!" demiş.
Kale'de anlatıcı, babasının ölümü sonrası başa geçmek zorunda kalan bir çöl prensidir.
Saint-Exupery'nin düşünce dünyasının bir tezahürü olan Kale, kurgusal bir metin olmak ile olmamak arasında gidip geliyor.
Ben öyle hissediyorum ya da.
672 sayfalık kitaptaki düşünceler üzerine konuşmak boyumu aşar.
Exupery kitap boyunca birbiriyle çelişen pek çok düşüncenin savunuculuğunu yapıyor, elbetteki çöl prensi üzerinden.Hayata dair her şey üzerine söyleyecek sözü de var.
Kitapta, insana kin besleyen sahte peygamberlerle, insanları dış görünüşlerine göre sınıflandıran diktatörlerle, bütün insanlığı içinde taşıyabilecek kadar geniş bir gemi inşa etmeye çalışan gemi yapımcıları ile karşılaşıyorsunuz.
Exupery, okuması çok zorlu bir metin yazmış.İlgilisinin çok sevebileceği, bana hiç uygun olmayan bir metin.
Ben, idealize edilmiş toplumsal düzen anlatılarından hoşlanmıyorum.
Yine de haksızlık etmeyeyim, Kale tam olarak böyle değil.Hissettiğim o üstten bakış, metinle olan bağımı kopartıyor.