Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Deneysel işler v1: Alıntı incelemesi
"... En kötüsüyse fizik veya matematik kitabını kapatıp kalemi kağıdı bir yana koyarak yorgun gözlerini uykuya teslim etmekti. Kısacık bir süre de olsa hayattan uzak kalmaktan nefret ediyordu; tek tesellisiyse beş saat sonraya kurulu olmasıydı. Neyse ki Sadece beş saat kaybettikten sonra çınlayan saat tarafından bilinçsiz halde yatmaktan kurtarılışının ardından, on dokuz saatlik muhteşem bir gün daha geliyordu." Jack Landon'ın Martin Eden'ında, Martin'in hayata sımsıkı sarılışını çok güzel özetleyen bu alıntı; hikayede işlenen ana unsurla birlikte incelendiğinde daha büyük bir anlam kazanır. Martin; hayatı mücadele içerisinde geçmiş, bir topluluğa aidiyet duygusunu tatmamış, teorisel bilgilere yolu düşmemiş bir denizcidir. Bir süre gemilerde çalışarak para toplayıp, parası bitene kadar çalışmadığı bir döngüde yaşayıp gider. Böyle zamanlarda karanlık ve uyku onun için bir sorun teşkil etmemektedir. Bir gün yolu, yabancısı olduğu bir dünyaya düşer. Bu dünya üst sınıfın dünyasıdır. Martin o günden itibaren, nasıl bir hayat kaçırdığının farkına varmaya başlar ve halinden memnun -kısmi- cehaletinin yerini farkındalığın kasveti alır. Martin bu dünyaya öylesine yabancıdır ki; yeni bir dil öğrenir gibi dil bilgisi çalışır, görgü kuralları araştırmaları yapar ve bilimin, felsefenin dilini öğrenebilmek için gecesini gündüzüne katar. Uyku onun için bir düşmandan ibarettir artık. Çünkü Martin'in ulaşmaya can attığı hedefleri vardır. Bu durum hayatının her noktasına sihirli bir değnek gibi dokunur. Kişisel hijyeninden insanlarla ilişkisine her alanda olumlu bir değişime tâbi olur. Bir hedef, bir hayat amacı her şeydir. Kişiliğinizden görünüşünüze, fikirlerinizden hareketlerinize her halinizi etkiler. Uykuyu "hayattan kaçış" olarak görmek ile "hayatla savaşınızda size düşman bir olgu" olarak göremek arasındaki ince çizgi hedeftir. Asıl konu uykuyu sevip sevmemek değildir. İnsanın, doğasına karşı koyma pahasına hayata tutunması; hayatın her saniyesini derin bir nefesle içine çekmeyi arzulamasıdır. Kendini dalgaların insafına bırakmış gizem yüklü bir gemi olan insan, hiçbir anlam bulamayacağı karalara vurup duracak; her uğradığı duraktan birer parça yara alacaktır. Ve bir yerden sonra o uçsuz bucaksız mavilikler içinde tek rotası suyun dibi olacaktır. Hayatı, ihtimalleri, daha da önemlisi kendini keşfetmek için bir hedef ve kaderini yeniden yazarcasına bir çaba olmazsa olmazdır. Bol yolculuklu, bol varışlı günler :)
·
93 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.