Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

256 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Dünyayı Yaşarken Sevmek
Hannah Arendt, Almanya doğumlu, Yahudi kökenli, mülteci olan bir siyaset bilimcidir. Nüremberg Duruşmaları(1945-1946) döneminde yayınlamış olduğu makaleler ile isminden söz ettirmiştir. Kitabımız, Arendt'ın düşünce yapısını ve üretmiş olduğu siyasi kavramları tahlil ederek bize Arendt ile birlikte düşünme fırsatı veriyor. Okumuş olduğum bu kitap sayesinde Hannah Arendt'a olan ilgilim fevkalâde bir şekilde arttı. Bu kitap sonrasında Arendt'ın birçok kitabını okuma listeme dahil ettim. Kitap muhteviyatı hakkında biraz daha bilgi verecek olursak, kitabımız politikacılara, gruplara, siyasetin önemine, siyasetin anlam itibariyle nasıl yozlaştırıldığına ışık tutmuştur. Ayrıca kitabımız en doğru yargılara ulaşabilmemiz için bizi trabzansız düşünmeye ve kendimizi aşmaya davet eder. Kitabımız, içinde bulunduğumuz dönemde yaşanılan politikanın/mezalimliklerin/adaletsizliklerin/endoktrinasyonun/totalitarizmin farkında olmamız gerektiğini ve bu doğrultuda eyleme geçerek(praksis) bunları bertaraf etme adına somut adımlar atmamız gerektiğini büyük bir hassasiyetle anlatmıştır. Arendt'ın şu sözü beni derinden etkilemiştir; "Bu dünyadan ayrılırken iyi bir insan olmuş olmaktan çok, ardımda da­ha iyi bir dünya bırakmış olmayı isterim." Bugüne kadar mütemadiyen iyi bir insan olarak yaşamanın ve iyi bir insan olarak ölmenin insanlık adına yeterli olduğunu düşünürdüm. Bu sözden sonra dünyaya katkı sunmadan, dünyanın daha iyi bir yer olması adına mücadele vermeden "salt pasif iyi insan" olmanın pek bir anlam ifade etmediğini çok iyi anladım. Kitabın ana teması hakkında önemli mesajlar içeren bazı satırları sizlerle paylaşmak istiyorum; *"insanlık sevgisi, kendisini, dünyayı başkala­rıyla paylaşmaya ne kadar hazır olduğumuzda" gösterir. *İyi in­san, kötülük yapmaktansa, kötülüğe maruz kalmayı yeğleyebilir ve böylece kötülüğün ortadan kalkması için eylemde bulunmayabilir. Buna karşılık iyi yurttaş, Macchiavelli'nin dediği gibi, sitenin yara­rını kendi ruhuna üstün tutar; kendisi için duyduğu kaygıdan daha fazlasını dünya için duyar. Bu nedenledir ki Arendt, sürekli olarak bizi ortak dünyamız konusunda sorumluluk üstlenmeye çağırır. *Yurttaşın görevi, yalnızca haksızlığın yapılmasını önlemek değil, yapılmış olan haksızlığı düzeltmek ve böylece ortak dünya­nın devamını sağlamaktır. *İnsan "düşünen hayvan" değil, "düşünmeyi seçebilen" ya da Eichmann ve başka birçok örnekteki gibi, "seçmeyebilen" varlıktır. Bu nedenle, insanı belirleyen bir öz­gül nitelik değil, bir eylemdir ve düşünmenin de, düşünmemenin de ahlaki sonuçları vardır. "En büyük kötülükleri yapanlar, hatırlama­yanlardır çünkü konu üzerinde hiç düşünmemişlerdir ve hatırlama olmayınca onları tutan hiçbir şey olmaz" *kişi bir an "durup düşünmeyi" beceremezse, başkasının bakış açısından düşünme yetisini geliştiremezse, her türlü kötülüğü yapmaya açık hale gelir. *Çoğulluğun ve farklılığın bastırılması, aslında kamusal alanın yok edilmesi ve bütün ötekilerin boyunduruk altına alınması sonu­cunu getirir. *Size Yahudi olduğunuz için saldırılıyorsa, kendinizi Yahudi olarak savunmanız gerekir, bir Alman olarak, bir dünya vatandaşı olarak ya da bir insan hakları savu­nucusu ya da başka bir şey olarak değil." *Türkiye, hem yapısal hem de zihinsel özellikleri bakımından de­rin bölünmeler ve çatışmalar barındıran ama tarihsel otoriter yöne­tim geleneğiyle bu bölünmeleri yok sayan, yok sayamadığı zaman da çoğu kez zulümle bastırmaya çalışan bir ülke... *Bir meseleyi zihnimde tartarken ne kadar çok in­sanın bakış açısını kafamda canlandırır ve şayet onların yerinde olsaydım nasıl hissedeceğimi ve düşüneceğimi ne kadar iyi tahayyül edebilirsem, temsili düşünce yetimde o kadar güçlenecek, nihai yargılarımın, yani gö­rüşümün geçerliliği o kadar fazla olacaktır.
Dünyayı Bugünde Sevmek
Dünyayı Bugünde SevmekFatmagül Berktay · Metis Yayınları · 201233 okunma
·
110 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.