Gönderi

Yanına cılız yapılı ayakkabı boyacısı yanaştı. Delikanlının bal rengi gözleri kirli ve yara bere dolu yüzünün içinden parlıyordu. "Aşk acısı mı be abi? Boş versene, gelir geçer. Bak ne yakışıklı adamsın sana kız mı yok" diye onu teskin etmeye çalıştı. Hemen ardından yüzüne sinsice bir bakış oturdu. "Boyayayım mı be abi? Ben ayakkabını parlatayım Allah da yüreğini. Ne dersin?" diye sordu. Vedat hafif kızarmış gözleriyle ona baktı. Azarlayacak enerjiyi kendinde görmüyordu. Kaba olmayan bir el hareketiyle sessizce gönderecekti fakat haleti ruhiyesine zıt kelimeler dökülüverdi ağzından. "Marketing staylın güzelmiş adamım" dedi. "Önce bir güzel fırend zone oluşturuyorsun sonra avındaki kekliğe hed şat yapıyorsun" diye ekledi. Bu dediğine çok şaşırdı çünkü yüzünü de çenesini de hissedebiliyordu. Her şey normaldi. Suratında zerre uyuşukluk yoktu. Buna rağmen kontrol yine kendisinde değildi. Yoksa bu lafların hiçbirini etmezdi. "Benim surat yalama mı oldu yoksa" diye aklından geçirdi. Yaşadıkları gittikçe daha anlaşılmaz bir hale geliyordu. Boyacının yüzüne bön bön baktığını fark etti. "Ne bakıyorsun öyle. Para mara yok. Zaten tam bir luuzır olmuşum, bir de seninle muhatap olamam sıkar feys" dedi.
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.