Bereket versin ki bil insanlar doymak bilmez kitap âşıkıydılar. Okumak derin bir zevk, bir bilgelik veya en azından faydalı bir işti onlara göre. Kitapların bakımını yapmak onlar için bir ibadetti. Demotrios, Batlamyus'un ona emrettiği gibi bütün bilim adamlarını, âlimleri İskenderiye'ye, kütüphanenin olduğu Müze'de yaşamaya ve çalışmaya çağırdı. Ne din ne politika, hiçbir şey araştırma özgürlüğüne engel olmayacaktı. Tek bir şart koşuluyordu: Yalnız gelmeyecekler, kitaplarını da beraberlerinde getireceklerdi. Bu kitaplar sadece kendilerinin kullanımında olmayacak, diğerlerine de hizmet vereceklerdi.
Bu âlimler akın akın geldi, peşlerinden de öğrencileri. Bununla da kalmadı, öğrenmek veya dünyanın harikalarını bizzat keşfetmek isteyenler de geldiler. Dünyanın en büyük kütüphanesi işte böyle kuruldu... (Sf.32)