Birkaç gün önce insan mimiklerini çok daha kusursuzca taşıyabilecek robot tasarımını izledim haberlerde hocam ve şöyle bir bakıldığında bir gözü bir tarafa, diğer gözü başka bir tarafa hafifçe meyletse de pekala insana benziyordu gibi gibi :) ve düşündüm ki aslolan bu çabanın sonu nereye varmakta... Pekala insan geçmişiyle ve dahi umut ettiği, inandığı bir gelecekle güzel bir yarını inşa etmek ister. Lakin yıkıntılar üzerine yükselmek veyahut "insanlığa gerçekten hizmet ediyor muyum?" düşüncesi teknolojiyi hangi kefeye koyar... Ve bu bilgi kirliliğinden ya da yönetimi kolaylaştıran bir korku kültüründen uzakta mıdır...
Bir tarafta terminatör, seri halinde, yaldızlarıyla; bir tarafta o terminatörü mumla aratan teknolojinin gururu... kefenin karşılığında ise tüm bunların mimarı insan, bir zamanlar geleceğinin hayalini kuran... Uçan arabaların, boyunu aşan Babil kulelerinin ve yıldızlara ulaşabilmenin gerçekliğiyle.
Peki eksilen nedir, bunca yaklaşırken gerçeğe, üstelik teknolojiyle? Belki uçan arabalara da o denli yakınken, 1 yıl sonra sahip olabilmemizin ütopyasını taşırken belki, bizlerden giden nedir...
Yazarın ve inanıyorum vicdan sahibi her yazarın, yarını düşünen her kalem erbabının bahsini kurduğu, kaygısına düştüğü aynı zamanda budur. İnsan ki zırhlarına bürünürken ve şu küçük dağı (ben) düşümde tasarladım diye de düşlerken, onun silkelenmesine ve kendisine gelmesine, kendisinden azade o denli bir keşfe işarettir...
Bu denli güzide eserler ki kaybolmaz inşallah, duamızdır hocam. Vefasını bulsun, okurunu bulsun dilerim niceleriyle...
Sözü yordum belki, mazur görün. Düşüncenize, vaktinize bereket.
Mekanı cennet olsun Dedenizin inşallah.