Katil kim ?Cinayeti engelleyebilmek için bir şeyler yapabilecekken yapmayanların çoğu, namus sorunlarının ancak faciada rol almış kişilerin erişebildiği kutsal alanlar olduğu bahanesiyle kendilerini avutmuşlardı. "
----------------------------------------------------------------------------
Kitap hakkında uzun bir inceleme yapmayacağım . Size neyi beğendiğimi , yazarın hayatını , kitabın yazılış amacını da anlatmayacağım . Zira okumak isteyenler için birçok arkadaşım bunları yazmış .
Benim bahsetmek istediğim şey bütün bunların ötesinde .
Kitabın ilk cümlesinden de anladığımız gibi sonu kesin bir cinayeti okuyoruz . Bir namus cinayetini .
Bütün namus cinayetlerinde olduğu gibi kız ifadesini veriyor , kendilerini ahlak bekçisi sanan insanlar cezayı kesiyor , birisini öldürüyorlar ve sonunda katiller namuslarını temizledikleri için memnun bir şekilde hapise giriyorlar , kızda bütün bu mahcubiyetle yaşamak zorunda bırakılıyor .
Kirletilmiş olan şeyin sahip oldukları vicdanlarından habersiz olan halk da bununla gurur duyup , yıllarca bir bayrak gibi taşıyorlar .
Sonuçta artık temizlenilmişti .
Bilir kişinin raporuna göre Santiago Nasar aldığı öldürücü darbeler sonucu kan kaybından ölmüştü . Fiziksel olarak evet .
Suçluluğuna ilişkin tek bir delil bile bulunamayan birisi yüzlerce insanın içinde lime lime doğranıp katledilmişti .
Peki soruyorum size katil kim ?
Cinayetten haberi olduğu halde üç maymunu oynayan halk mı , erkek çocuklarını her yönden eksikli yetiştiren ebeveynler mi , kız çocuklarının sözünü dinlemeyen anneler mi , namusunu temizlemesi için yollanan gençler mi ?
Katil bunların hiçbirisi değildi belki de . Çünkü insanların kalplerine ve beyinlerine yerleşmiş sevgisizlik cinayet işlemeyi onlara normal kılmıştı .
Santiago Nasar belki sadece kitapta öldü .
Ama Santiago Nasar ' ın ölümüne sebep olan herkes aynı zamanda bizim dünyamızda .
Bu hastalıklı düşünce yüz sene önce de buradaydı , yüz sene sonra da burada olacak .
Çünkü cinayeti engelleyebilmek için bir şeyler yapabilecekken yapmayanların çoğu, namus sorunlarının ancak faciada rol almış kişilerin erişebildiği kutsal alanlar olduğu bahanesiyle kendilerini avutmuşlardı.
Diyeceklerim bu kadar ...