Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Olmak istediğim her şeyi olmam, yaşamak istediğim bütün hayatları yaşamam mümkün değil, istediğim bütün yetenekleri geliştirmem mümkün değil. İstememin nedeni ne peki? Hayatımda, olası bütün zihinsel ve fiziksel deneyimlerin her bir rengini, tonunu ve çeşidini yaşamak istiyorum.. Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var.'' dedi, Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün.. Pişmanlıkların telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın? ..yalnızlığın temelinde anlamsızlık yatan bir evrende insan olarak var olmanın ayrılmaz bir parçası olduğunu bilecek kadar varoluşçu felsefeye hakimdi ... hayallerindeki hayatı yaşa... Hayatta bir şeyler yapmak için fırsatım oldu ama ben hepsini çarçur ettim. Kendi ihmalkarlığım ve talihsizliğim yüzünden, hayat, benden kaçtı durdu ve artık mantığım benim de ondan kaçmam gerektiğini söylüyor. Kalmanın mümkün olduğunu hissetsem, kalırdım. Ama hissetmiyorum. Bu yüzden kalamam. Başka hayatları da karartıyorum.. Her yaşam milyonlarca seçim ihva eder. Kimi büyük, kimi küçük. Fakat bir kararın yerine bir başka karar geçtiğinde, bütün sonuçlar değişir. Dönüşü olmayan bir sapma gerçekleşir ve bu da başka sapmalara yol açar. Bu kitapların her biri şu an yaşıyor olabileceğin hayatlara açılan birer kapıdır.. yaşamdan korkan herkes dörtte üç ölmüş demektir. İnsanlar şehir gibiydi. Bazı kötü yönleri var diye bütün şehirden nefret etmezdiniz, sevmediğiniz yanları, birkaç tane tehlikeli ara sokağı ve mahallesi olabilirdi ama bir şehri yaşanılır kılan şey iyi yönleriydi.. Yapamadıklarımıza değil yapmak istediklerimize odaklanmalıyız.. “Benim burada ne işim var?” diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Bir labirentin içindeymişsiniz ve kaybolduğunuzdan eminmişsiniz de, her bir dönemeci kendiniz yarattığınız için bu tamamıyla sizin suçunuzmuş gibi hissettiğiniz? İstemek dedi ölçülü bir sesle, ilginç bir sözcüktür. Yoksunluğu anlatır. Bazen o boşluğu başka bir şeyle doldururuz ve ilk baştaki istek bütünüyle kaybolur. Belki de senin sorunun istemek değil, yoksun olmak. Belki de cidden yaşamak istediğin bir hayat var.. Bazen öğrenmenin tek yolu yaşamaktır. "Direnme gücüne sahip olanlar başkalarından farklı değildir," diyordu Nora. "Aradaki tek fark, onların aklında belli bir hedef olması ve o hedefe ulaşmaya kararlı olmalarıdır. Direnme gücü, dikkatimizin kolayca dağılabildiği bir hayatta odağımızı koruyabilme yeteneğidir. Bedenimiz ve zihnimiz sınıra dayandığında bile yaptığımız işe yoğunlaşmayı sürdürmek, dikkatimizi dağıtmadan, etrafa bakıp birilerinin bizi geçebileceğinden endişe etmeden kendi kulvarımızda yüzmeyi sürdürebilmektir..." Nereye gidersen git anılar hep seninle ve hayat böyle boktan bir şey.. İnsan diye yazmıştı Thoreau Walden'da hayallerine doğru güvenle yürüdüğü ve hayalindeki hayatı yaşamak için çaba gösterdiği takdirde gündelik hayatın akışı içinde aklına dahi gelmeyecek bir başarıya ulaşacaktır. Aynı zamanda bu başarının, yalnız kalmanın bir ürünü olduğun gözlemlemişti. Kendime yalnızlıktan daha iyi bir dost bulamadım... Bir yerde uzun zaman kaldığınızda dünyanın ne kadar büyük ve uçsuz bucaksız olduğunu unutuyordunuz. O enlem ve boylamların uzunluğunu algılayamıyordunuz. Kendi içimizdeki uçsuz bucaksızlığı da algılayamadığımız gibi.. Hayatın anlamını arıyorsan hiç yaşamamışsın demektir. Nelerin ilgimi çektiğini tam olarak bilemeyebilirim ama nelerin çekmediğinden kesinlikle eminim. Camus aynı zamanda ''başıma bir şey gelecekse orada olmak isterim.'' “Hayatta kalıplar var… Ritimler. Bir hayatta kendimizi köşeye kısılmış hissettiğimizde, hüznün, trajedinin, başarısızlığın ya da korkunun, tek bir varoluşun ürünü olduğunu düşünmek çok kolay. Yalnıxca yaşamanın değil, belli bir şekilde yaşamanın sonucu olduğunu düşünmek. Demek istediğim, acıya karşı bağışıklık kazanmamızı sağlayacak bir yaşam tarzı olmadığını anlasak, her şey çok daha kolay olurdu. Mutluluğun doğasında acının da olduğunu. Biri olmadan öbürünün de olanayacağını. Tabii farklı düzeylerde ve miktarlarda. Ama hiçbir hayatta sonsuza kadar saf bir mutluluk içinde olamayız. Öyle bir hayat olabileceğini düşünmek ancak yaşadığımız hayattaki mutsuzluğumuzu büyütmeye yarar.” Birilerine acı vermeden yaşamak imkansız görünüyor.. Ahlakın temelinde merhamet yatar.. Hayat diye yazmış Sartre, umutsuzluğun öte yanında başlar.. " Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş ve daha çok yoga yapmış olmayı dilemek çok kolay. Edinemediğimiz arkadaşlara, yapamadığımız işlere, evlenmediğimiz insanlara, yapamadığımız çocuklara özlem duymak an meselesi. Ama esas sorun yaşamadığımız için pişmanlık duyduğumuz hayatlar değil. Sorun pişmanlığın ta kendisi. Büzüşmemize, kuruyup kalmamıza ve bütün insanlığın en büyük düşmanı olduğumuzu hissetmemize neden olan, pişmanlığın ta kendisi. Olası hayatlarımızdan herhangi birinin bundan daha mı iyi daha mı kötü olacağını bilemeyiz. Evet ama biz de yaşıyoruz ve asıl bu yaşantıya odaklanmalıyız. Her şey olabilmek için her şeyi yapmamız gerekmiyor. Yaşadığımız her an sonsuz olası geleceğe gebe. Onun için bu hayatımızdaki insanlara iyi davranalım. Arada bir başımızı kaldırıp yukarı bakalım çünkü nerede olursak olalım gökyüzü her daim sonsuz. Dün iyi bir gelecek düşünmüyorken, bugün aynı berbat hayat bana umut veriyor. Olasılıklarla dolu bir hayat olduğunu görüyorum. İmkânsız olanlar ancak yaşayarak gerçekleşiyor sanırım. Acı, umutsuzluk, hüzün, hayal kırıklıkları, zorluklar, yalnızlık hayatımdan bir anda mucize eseri çıkacaklar mı? Hayır. Ama yaşamak istiyor muyum? Evet. " Hapishanenin bir yer değil bakış açısı olduğunu algılamak..
280 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.