Gönderi

Bitaraflığın, taraftarlıktan güç olduğunu iyice anladım. Neden güç? Şunun için ki, insan bitaraf olunca hislerinden ziyade idrâk ve muhakeme kabiliyeti kullanıyor. Kullanınca da Nasrettin Hoca'nın kadılığındaki gibi hem davacıya, hem dava edene, hem de dava dışında kalanları haklı göreceği geliyor. Bitaraf olmıyan hisleriyle düşünüp ihtiraslariyle hareket edeceği için bambaşka bir ruh haleti içindedir. Yani partici ne iktidara, ne muhalefete hak vermeğe yanaşır. Meselâ hükümetçi, muhalifi ne yaparsa taşkın, ölçüsüz hattâ bazan da vatan menfaatlerine aykırı bulmak meylindedir. Muhalif de hükümetin her hareketini hatalı, hatta bazılarını memlekete zararlı telâkki etmeğe hazırdır. Bütün muhakeme ve görüş, bu zaviyeden çalışır. Aralarında birbirlerine hak vermek hemen hemen imkânsızdır. Böyle olunca da politika hırs ve ateşi ile karşılıklı tutuşup atışırken bir bitarafın sessiz ve şuurlu üzüntüsünü duymazlar; nöbet devrindeki hastalar gibidirler. Muhakeme ve idrâk kabiliyetleri az da olsa bozuk, hisleri ise donuktur. O hali sezen, mâzur gören ve iki tarafa da meram anlatamıyacağını bilip üzülen adama bitaraf denir. Ve işte bitaraflık bu sebeplerden dolayı yorucu, zahmetli ve üstelik verimsizdir de... Bitarafi ne iktidar sever, ne muhalefet beğenir. "Ne kokar, ne bulaşır," derler ve kendileri kokmakta, bulaşmakta devam ederler!
Sayfa 341Kitabı okudu
·
21 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.