Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

64 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
Kısacık, etkili öykülerden oluşan bir kitap. Fikir vermesi açısından sevdiğim birkaç öyküyü yazacağım, hoşunuza giderse kitabı alıp diğer öyküleri de okuyabilirsiniz. Günce Yorucu bir günün sonunda, yağmur damlalarıyla pıtrak, buğulu ve soğuk bir geceye uyanıp yazdı günlüğüne, yastığının altında özenle sakladığı: Ben öldüm bir kez daha, hep olduğu gibi, bugün de. Ve bir yaprak daha çevirdi defterinde, ölümünü ekledi tükenen yaşamına. (Syf 25) Mahzen Penceresi işlek bir caddenin derin perspektifine bakan bir oda. Pencerenin önünde büyük bir masa, masanın üzerinde kağıtlar, kalemler, defterler ve kitaplar. İnsan o masada oturup o kitapları okuyan ve o defterlerle kağıtlara o caddeden gelip geçen insanlar ve taşıtlar hakkında birşeyler yazan o mutlu kişi olmaktan başka ne isteyebilir ki? Aynı şeyleri karanlık bir mahzenin en dibindeki masasında güdük bir mumun titrek ışığında yazan ve arada sırada şamdanı eline alıp o uçsuz bucaksız labirentin ışıksız koridorlarını keşfe çıkan kişi olmak mı? Kimbilir, belki... Nasıl olsa labirent aynı, değişen dekor yalnızca. (Syf 37) Şişe Şiirler yazdı yıllarca, aşk ve ölüm şiirleri. Kimsenin onları okumasına izin vermedi. Bir gün büyük bir ateş yaktı bahçede. Güzdü. Kapkara bulutlar kaplamıştı göğü. Bahçeden topladığı sararmış yaprakları attı ateşe önce, ardından da defterlerini. Sözcükler duman olup uçtu, havaya karıştı. Geride kalan külleri toplayıp bir şişeye doldurdu ve balmumuyla mühürledi şişenin ağzını. Ertesi sabah erkenden kalkıp deniz kıyısına indi. Fırtınalı bir gündü. Azgın dalgalarla kabarıyordu deniz. Yanında getirdiği şişeyi olanca gücüyle fırlatıp denize attı. Şişe dalgaların arasında bir görünüp bir yok olurken, oturup izledi onu bir süre. Sonra ani bir kararla, sanki birdenbire aklına unuttuğu birşey gelmişçesine, kalkıp rıhtımın kıyısına yürüdü. Artık tek bir adımdı suyun kösnül coşkusundan onu ayıran. (Syf 48) Tabula Rasa Dur! Durma! Ardındaki kuduz itler, die dir auf den Fersen sind. yetişebilirler sana. Ensende hissetmek onların soluğunu: Kimi zaman herşeyden tiksiniyorsun, herşeyi olduğu gibi bırakmak ve kaçıp gitmek istiyorsun uzaklara. İnsanlar canını sıkıyor, sevgileriyle, sevgisizlikleriyle seni boğuyorlar. Bozuk plak gibi kendisini yineleyip duruyor yaşam. Bütün bildiklerini unutmak ve yeniden başlamak istiyorsun yaşama: Départ au zéro, start from scratch, tabula rasa. Ama ancak peri masallarında olur bu, sen ise kendi kâbusunun içine hapsolmuşsun: Perfectly imprisoned in thine own chest. Bu göğsü yırtmaya bir bıçak gerek, büyük bir bıçak, keskin bir bıçak, ipekten bir kılıç; A sordid sword, un triste sort dont tune te préoccupe pas. You can't be bothered about that, can you? (Syf 51)
Öykü Uçları
Öykü UçlarıAli Teoman · Yapı Kredi Yayınları · 2014155 okunma
·
272 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.