Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Evet, toplum pek de umurlarında değildi ama gittikleri her yerde toplum ile yüzleşebilir ve canlarını aşırı derecede sıkabilirlerdi. Toplum Galip’in de Sema’nın da hayatına yoğun bir şekilde mesafeliydi. Bu durum onları, kendilerine aşılamaz bir boyuttan duvarlar örmeye ve insanlara karşı gerçek yargılı yapmaya da sürüklemişti. Dünya adeta ikinci taş devri ile karşı karşıyaydı. îlkinde eşyalar taştandı, İkincisinde ise kalpler. îlki yontuldukça güzeldi, İkincisi ise bitap. Birey, topluma reva görüldükçe toplumun zorbalığı artıyor ve hayatı bayağılaştırıyordu. Toplum, Taylan’ın söylediği tekerleme ile değerli şeyleri bile popüleştiriyor ve kirletebiliyordu. Babasından aldığı parayı, en emperyalist mekânlarda yerken, bir gün bile evde duramamasından yakınıp yılda bir kere okuduğu kitapla, tüm kozmetik dükkân indirimlerini pürdikkat takip ederek, arkadaşlarına erkek arkadaşının onu “tatmin edememesini” anlatan kadın kendini; aristokrat babasının elit ruhunu reddedip işçi sınıfı mücadelesine kendini adayan, babasının onu bir buçuk yıl zorla kapattığı ruh hastanesinde hayata edebiyat ile tutunup Kafka ile tanıştıktan sonra dünyanın en güzel aşkına imza atan, ardından Nazilerce tutuklanıp toplama kampında böbrek yetmezliğinden ölen Milena zannediyordu. Toplum; şeytan ve insanın sarhoş birlikteliğinden olma bir çocuktu. Bu yüzden “toplum” ortaya çıktığında, ne şeytan insanı, ne de insan şeytanı tanırdı. Baş başa iken aldıkları zevk, o an sahipsiz bir suça dönerdi. Toplumun kendine biçtiği tüm meşruiyet de aslında tamamen bu arsız gayri meşruiyete dayanırdı. Ne mutlu ki Galip ile Sema ruhlarında toplumdan kurtarılmış bölge oluşturmuşlardı.
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.