John Fowles’ın 1985 yılında Fransa’da en iyi çeviri roman ödülü alan Yaratık kitabı, 18. yüzyıl İngiltere’sinin toplumsal yapısını bir cinayet soruşturması üzerinden anlatıyor. Kitabı bitirdiğinizde Hristiyan küçük bir tarikat üzerinden olayların anlamlandırıldığını görmek, cinayet kurgusunu biraz bozuyor. Fakat muhteşem bir üslup ve kurgu ile bir kez daha Fowles’a hayran oldum. Kitaplarının Ayrıntı yayınlarından çıkmasını, tanınması anlamında Türkiye ölçeğinde “talihsizlik” olarak görüyorum. Tabi yayınevine tüm saygımla… Ancak bu kadar harika üslup, kurgu ve dili (ufak tefek cinsel içeriği saymazsak) okuyucularımızın tümünün fark etmesini isterim. Kitap, yukarıda da belirttiğim gibi bir cinayet soruşturması temeline oturtulmuş. Ancak ilerleyen sayfalarda, asıl vurgunun yazarın önemsediği bir dini cemaatin fikir yapısı olduğunu anlıyoruz. Bu da cinayet soruşturmasıyla oluşan polisiye akışa ket vuruyor. Alışkın olduğumuz üzere polisiye şeklinde devamını beklerken, İngiliz çağdaş edebiyatının Viktorya dönemi uzmanı yazarın, yine o dönemlere ilişkin dini ve tarihi yapıya yaptığı vurguyla baş başa kalıyoruz. Girişte yazar, kitabı yazarken bir imge üzerinden hareketle kitabı oluşturduğunu belirtiyor ki bu imge de bir resim etkisiyle oluşmuş. Puslu bir ortamda yolculuk yapan atlılar imgesi üzerinden oluşturulan konu, çok başarılı bir şekilde işlenmiş..

YaratıkJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 2019177 okunma

·

213 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Hüsamettin Çalışkan