Gönderi

Kan kırmızısı gecelerin, uzak diyarlarında durgun, mutsuz yaşamlar var. Yıldızlar beni sana bağlamıştı. Ay kuvvetli ışığıyla bizi ilahi bir aydınlatmayla buluşturuyordu. Bazı ruhlar deliliğinin yansımasını göremez. Bu yüzden ne çizerek ne de yazarak anlatamazlar. Sadece hissedebilirler kendi içlerinde. Deliler hastahaneleri insanoğlunun kurtuluşu olmalı. Tüm akıllı ve haklı beyinleri dört duvar arasına hapsetmişler. Şarkı çalıyor.... “Hüzünle mutluluğun sıraat köprüsünün ortasında buluşma” anını anlatan bir şarkı. Göz yaşlarım akmamak için varolan son güçleriyle, kirpiklerime tutunmaya çalışıyorlar. Sigara izmaritlerinin cesedleriyle yaptığım gezegen yıkılmış. Gecenin en fazla doluştuğu, karanlık, kapkaranlık bir odadayım. Tavandan sarkan bir ip var çiçekli çiçekli... İpin ucunda soğuk bir ceset var. Yüzü çok tanındık geliyor. O ceset.... O benim. Peki ya şimdi ki ben kimim? Nerdeyim? Nasıl kendim ölü kendime bakabiliyor. Ölü cesedime baktıkça midem bulanıyor. Boğazlar mosmor, yüz nefessizlikten beter şekile girmiş ve katı kesilmiş hareketlerim. Damarlarındaki kan akışı durmuş bir cesed. Şu anda çok rahatım galiba. Ama cesedimin o halini görünce biraz azap çekmedim değil. Ben dayanamadıysam sevdiklerim nasıl dayanabilecek şaşkınım. Şimdi cesedimin etrafında siyah bulutlar dönüyor. Sessiz fısıldaşmalar ortalıkta kaynıyor. Üzgün olduğum bir tek nokta kaldı galiba. Sevişememek. Belli cinsel tadlar alamamış olmam. O duyguyu hissedememek belkide.... Belki tanrı bir güzellik yapar bana...
·
62 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.