Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

724 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Gerçek Tutunamayanların okuması dileğiyle ( Spoiler içerir!!!)
Sonra Olric'le birlikte istediğimizi yapacağız. Romanlar yazacağız; bitip tükenmeyen romanlar" Tutunamayanların sonu, Tutunamayanların Dönüşü" gibi. Tutunamayanların romanı biter mi? Nereden başlayacağımı bilemedim. Çağımdan geri miyim yoksa 1970'lere gidip kendi çağımın çok ilerisine mi, ışınlandım anlamadım. Anladığım birşey varsa; o da kaçırdığımdır Oğuz Atay'ı. Adeta elden kayıp giden balık gibi tutmaya imkan yok cümlelerindeki anlamı. Gerçekten bir roman mı yoksa, gerçek Tutunamayanlara kılavuz mu bunu yaşayarak göreceğiz. Asıl özete ve yorumlamalara geçmeden önce Oğuz Atay'ın 720.sayfadaki sorusunu tekrar soruyorum; Tutunamayanların romanı biter mi? Bana kalırsa bitmez. Hz. İsa zamanında da bitmemişti Hz. Muhammed zamanında da... Zaten tutunabilseydik hayata, tutunanlardan olsaydık peygamber gelir miydi? Gelirdi gelirdi peygamber Tutunanlara geldi tutunamayanları ezmesinler diye. Bende iyice Turgut oldum, konu uzarsa Selimleşeceğim. Üniversitede beraber gezen, tartışan ve mecburiyetten içli dışlı olan bir grup arkadaşın hikâyesi bu Tutunamayanlar. Asıl önemli karakterimiz her ne kadar Selim'sede Turgutla Selim'i tanıyacağız. Turgut bizim rehberimiz, Olric'se Turgut'un tanıtma şekli bize kendini, çevresini ve Selim'i. Olay kısaca şudur; -Bu arkadaş grubunda Selim hariç hepsi hayata tutunmuş yani bir nevî Selim gibi farklı olduğuna inanmamış kişilerin, Selim'i nasıl unuttuklarını, onu hiç tanıyamadan kaybettiklerini anlatılır. Selim gibi gülünç, komik bir insan nasıl olurda intihar eder, sorusu zaten Selim'in ölümünün ipuçlarından biridir. Selim bir Tutunamayandır, hayatı ciddiye alan, ölmekten delicesine korkan, çevresindeki insanlar gibi olamayan, bakış açısı farklı olan bir insandır. Herşeyi bilmek isteyen, tutarsız, dogmatik ve hırslıdır.(Tanıdık geliyor gibi!..) Kendisini düşünceleriyle aşağılayan, korkutan,kaybolan yani şöyle demek daha doğru olur; akıllı olan, anlam arayan, başkaldırmaya çalışan ama basit mutluluklara kanan halktır Selim. Olmayınca ya da gözü kesmeyince yollarını sürekli değiştiren, gittiği yola, söylediği sözlere bile tutanamayandır Selim. Yazarın hastalık evresinin son halidir Selim, artık düşündükçe, düşünceleri tarafından öldürülen. Olaylar Selim'in intihar mektubunun Turgut'a ulaşması ve Turgut'un yazılanların peşine düşmesiyle başlıyor. Turgut, Selim'le muhabbeti olan herkesi kendi zihninde muhakkeme ediyor. Selim gibi ölmekten korkan birinin, niçin ansızın öldüğünü düşünüyor çünkü hiçbir şeyin sebepsiz olmayacağını biliyor. Selim'in ölümünün peşine düşen Turgut'la birlikte Tutunanların dünyasına giriyoruz ve bu Tutunanlar kimler, haklarında birçok şeyi öğreniyoruz. İşte kitabın bu bölümü, kitabın arkasındaki" Çağı Eleştiren Yazar" nitelemesinin nereden kaynaklandığını daha iyi anlayacağız. Turgut bir süre sonra Selim'in ölümünün nedenini anlamak için Selim'in ortamlarına yakın olarak tanımanın en doğru karar olduğuna inanır ve Selim'in derdini anlattığı, güvendiği, onların yanındayken tam bir Tutunamayan olduğu insanlarla tanışmaya ve onlardan Selim'i dinlemeye başlar. Herkes ayrı bir Selim tanıyordur. Turgut parça parça Selim'i anlar. Günseli'nin yani Selim'in sevgilisinin de meseleye dahil olmasıyla Turgut, Selim'in parçalarını tamamen bulur. Geriye tek kalan o parçaları tutunduracak bir yapıştırıcıdır ki Süleyman'ın yardımıyla Turgut, Selim'in yazdığı defterlerini okur ve o kırık parçalar artık bir bütündür. Selim'in defterlerinde herşey açıkça söylenmiştir. Onu öldürenler, son zamanlarda ne yaptığı, hastalığının özellikleri vb. Turgut nihayet Selim'i öldüreni bulmuştur. Selim'i tek bir kişi öldürmemiştir. Selim'inde içine dahil olduğu koca bir sürü vardır katil olarak nitelendirilebilecek. Babasından, Esat'tan Burhan'a, Burhan'dan Metin'e, Turgut'a, sisteme, çevresine, arkadaşlarına kadar herkes katildir bu hikayede ama asıl suçları üzerine alan yine Selim ve onun tıpta bir türlü belli olmayan hastalığıdır. Turgut, Selim'in ölümüne çok içerlemiştir, Süleyman ise içerlemeden Selim'in en iyisini yaptığına inanıyordur. Olric, Selim'i arkadaşlarından öğrenme aşamasında ortaya çıkmış Turgut'un akıl hocasıdır. Lakin bunu söylemeden geçemeyeceğim, ur yani beyin tümörü kısa sürede olan birşey değil. -Kendi bilgi ve yorumuma dayanarak yazıyorum burayı- Urlar hücrenin anormalleştiği durumlarda ortaya çıkar, psikoloji dersinden öğrendiğime göre; beynin arka lobu, soğancığın olduğu bölüm sürekli çalışan merkezi sinir sistemi bu çalışma yüzünden, ki Turgut bir mühendisti ve çok çalışıyordu, bu bölüme çok yüklendiğinden merkezi sinir sistemi mutasyona uğramış olabilir. Ve beynin arka kısmındaki ur, beynin diğer loblarına dokunma, görme, işitme ve duygularını etkisi altına alarak Turgut'u(Oğuz Atay'ı) şizofren yapmış olabilir çünkü hepimiz biliyoruz ki şizofrenler bizim göremediğimizi, duyamadığımızı, hissedemediğimizi hissedecek kadar hassas insanlar. Kafalarının içi çeşit çeşit senaryo oynatan bir film makinesi gibi. Yani kısaca bu şu demek oluyor; Turgut, yaşadığı her olayı, tanıştığı her insanı, hissettiği her duyguyu kafasından kurguluyor olabilir. Bu bir varsayım. Belkide Selim gerçekten ölmüş, Turgut'ta onun ölümünü kaldıramayıp kendini harap etmiştir yahut yazar, başkaldırısını akıl oyunlarıyla insanları varsayım ve tahminler içinde kaybolmasını sağlayarak yapıyordur. Birçok yorum yapılabilir ama hangisi doğru hangisi yanlış bunu yalnız Oğuz Atay bilir. Kitabın sonlarına doğruysa Turgut, Selim'in defterlerini okuduğu ve yavaş yavaş olayı çözmeye başladığıda kendini, kendi zihin mahkemesinde bulur. Mahkemede oy birliği ile Turgutta içine dahil olmak üzere tüm Tutunanlar yargılanır yalnız Turgut beraat etme hakkı kazanır ve o beraat hakkıysa Selim'in yerine geçmektir. Sonra Turgut, Selim'in yerine geçer ve efsanaler gibi trenlerden trenlere atlayarak ortalıktan kaybolur. Kendi çıkarımlarım; - Tutunamayanlar kitabı neden Türkiye'nin en çok yarım bırakılan kitabıdır? Bir çeşit beyin sulandırmasıyla, tıpkı sihirbazların şapkasındaki o gizli deliği bulmak için biraz daha fazla araştırma ve dikkat gerektirdiği için. Yazar olayları lahana gibi kat kat katlıyor. Bunuysa dönemi anlatarak, düşüncelerine yer vererek, iç çözümleme, monolog, bilinç akışı gibi tekniklerle olaydan olaya, kişiden kişiye atlayarak dikkatin dağılmasını sağlayarak yapıyor. Bunu neden böyle yazdığını anlayamadım, belkide kimsenin kendisini anlamayacağına o kadar inanmış ki anlamasınlar diye anlaşılmazlık hilelerine başvurmuş ya da ne anşılmazlığı ne de anlaşılırlığı düşünmüş sadece dönemin yanlışlarını içinde tutamadığı için ağdalı ve ağır bir üslupla yazmış. Bir ihtimal belkide Tutunamayanlar, içindeki duygu ve düşüncelerin içerisinde kalamamasıdır. Keşke onunla konuşma şansım olsaydı ya da onu çok daha iyi tanıyabileceğim bir kaynağım olsaydı. Sadece bu değil ki,belkide okunamamasının nedeni gerçek okuyucularının yarım bırakanlar olmamasıdır. Tutunamayanların bir tanımı yapılamaz çünkü felsefede şöyle bir tanım vardır" herşey olan hiçbir şeydir" diye. Ama ondan çıkarabileceğimiz fazlasıyla ders vardır. Bunlardan bana göre en büyüğü; -Bir şekilde hayatın bir noktasında ezileceğiz, hor görüleceğiz, aşağılanacağız, itileceğiz, dışlanacağız, farklılaştırılacağız hatta daha beteri olacak intihar edeceğiz. İşte bu kitap bize, bu olanların bizim suçumuz olmadığını, kendimizi suçlamayı, şikayetlerle, basit zevklerle avunmayı bırakmamızı öğütler. Bizi bu hale getirenleri yani Tutunanları, onların kim olduğunu, bizi neler yaparak Tutunamayanlar ettiğini anlatan kitaptır. Bize öğüt vermez, doğrusunu isterseniz bir ders çıkarmamızda gerekmez aslında Tutunamayanlar kitabı, Tutunamayanlar için kılavuz, Tutunanlar içinse kendilerini, kendilerine ağır, eleştirel bir dille anlatan kişisel gelişim denebilecek bir kitaptır. Tek bir ders çıkarılmaz ya da ders çıkarmamız gerekemez demiştim çünkü Tutunamayanlar her Tutunamayana, onların anlayabileceği şekilde seslenen bir kitaptır. Sabır, emek, merak ve biraz da farkındalık Tutunamayanların son sayfasına ulaştıracak rehberdir. Selim gibi olun, sonunu getirebilmek için oyunlar uydurun ve oynayın. -Gerçek Tutunamayanların okuması dileğiyle! Şule İpek.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,6bin okunma
·
199 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.