Gönderi

“Benim babam sadece bilime inanır; romanlara da birilerinin kafasından çıkmış uydurmalar gözüyle bakar, hiç okumaz.” Güldüm, babası gibi çok insan tanıdığımı söyledim ama fena hâlde yanılıyorlardı. Bilim edebiyata yetişemezdi, hiçbir zaman yetişememişti ki zâten. “Bakın” diye devam ettim, “size kanıtlayayım söylediklerimi: Yunan trajedilerini biliyorsunuz değil mi? Milattan önce yazılmış oyunlar ama hâlâ geçerli. Bugün bile Oidipus kompleksi falan diyoruz. Peki, onlar yazıldığı zaman bilim neredeydi? Dünyanın düz olduğuna inanılan, mikropların bilinmediği, ilkel bir emekleme çağında değil miydi? O zaman hangisi gerçek? Bugüne ışık tutan, ölmeyen ve hiç ölmeyecek olan hikâyeler mi, yoksa ilkel bilim mi?”
·
67 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.