Gönderi

ah Cioran... düştüm yine kuyularına..
'Halimizdeki rahatsızlıklara bakıp kaydederiz her şeyi. Sağlığın zayıf noktaları olmasa bilir miyiz ki nedir bir beden? Uykunun boşlukları olmasa nasıl biliriz nedir gece? Sıkıntı bıktırırcasına uzamasa ne biliriz zaman nedir? Tiksinti anları olmasa bilir miyiz aşk nedir? İntihar teşebbüsü olmasa, yaşamak, tüm dehşeti içinde, görünür mü gözümüze? Varoluş bilincimiz bize mal olduğu yorgunluğun sonucudur; varolma güçlüklerimizdir bizi 'biz' yapan. Istırap çekmeden geçirdiğimiz an, varolmamanın, bilinçsizliğin anonim atmosferinde buhar olup gider. Zihne aşkedilmiş birer tokattır uygun anlar. İçimizde çürüyen ne varsa, bizi tehdit eden şeyle, bedenimizin müstakbel çürümüş leşiyle, zihnin dirimselliğini canlandıran bozulmanın soluklarıyla 'varoluruz'. "Derinliğimiz" peşimizi kollayan yok olma eğilimlerinin toplamıdır; bilince gelince, olduğumuz şey olmama ihtimallerimiz bahçıvanlığımızın sonucu değilse nedir ki? Olmuş göründüğümüz şeyin dışında her an kaldığımızda, açıklanamaz olsalar da 'bildik' sırların içinde değişim geçiririz; bilincin zalim ısrarının bizi yönelttiği 'saçma şeffaflık' budur; halimizdeki rahatsızlıkların sona erdiği bilinç berraklığının özü budur. O zaman her şey bizim için 'mevcut' olur, zira bunların her biri zihnin soyut değirmeninde öğütülmüş olup maddesini toz haline getiren de kibirdir. Bu toz haline getirmedir bilmenin gösterisi."
·
376 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.