Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

536 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
"Sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim." Hiçbir kitabın ağırlığı altında böyle ezilip incelemesini yapmak için bu kadar cesaretsiz hissetmemiştim sanırım. Nazan Bekiroğlu Hanımefendinin kalemiyle tanışma vesilem oldu Nar Ağacı. Kitaba seyahatname desem olmayacak, aşk romanı desem az kalacak, tarihi bir roman desem eksik olacak, sanırım en iyisi seyahatnameli zengin bir roman demek olacak. Seyahatnameli diyorum çünkü hazır olun kitabı okudukça şehirden şehre, kültürden kültüre, en önemlisi de zamandan zamana akacaksınız. Trabzon, Tebriz, Tiflis, Batum ve İstanbul yollarından geçiyor hayatlar, hikayeler, acılar... Tebrizli halı tüccarı Setterhan ile Trabzonlu naif Zehra'nın yaşanmışlıklarına, hayatla mücadelerine ve kaderin yıllar sonra onları nasıl birleştirdiğine tanık olacağız eserde.  Ama bu iki aşığın ırmaklarının birleşmesinden evvel hayatlarında, gönül evlerinde ne fırtınalar kopacak öncelikle onlara şahit olacağız. Kitapta bizleri iki büyük savaş, üç ülke ve üç sevda bekliyor olacak. 1900'lü yılların başında patlak veren Balkan Savaşları ve sonrasında herkese kıyameti yaşatan 1. Cihan Harbi... Bu  ilk savaşta yiğit bir delikanlı olan Zehra'nın abisi İsmail, gönüllü olarak Gülcemal gemisiyle savaşa doğru yol alır. İsmail bu hikayede arkasında bıraktığı defterde savaşın en kanlı, en acımasız yüzünü tasvir eder. Osmanlı Devleti'nin askerlerinin daha bir kurşun dahi atamadan yollarda günlerce yürüyerek açlıkla, hastalıkla boğuşarak nasıl yitip gittiğini, Osmanlı'nın çöküşünün acı yüzünü...  Şöyle yazmıştı İsmail bir keresinde: " Yirminci asrın bu ilk savaşı hangi hicretlerin habercisi? Neyin provası? Hangi hataların sonucu ve hangi oğulun hangi babadan intikamı bu? Ve hangi kıyametin kameti?" Ermeni Techir'inde ne acılar yaşandığını, Sarıkamış Felaketinde askerlerin yanlış bir karar uğruna acımasız bir ölüme mahkum edilişleri, muhacirlik sırasında insanların yaşamak için akıl sağlığını kaybettirecek acılar yaşamak zorunda kalışları, Setterhan'ın kalbinde ve ruhunda açılan yaralar, Zehra'nın mutluluğu buldum derken hem abisini hem sevdiğini kaybetmesi bana çok derin duygular yaşattı kitap boyunca. Rus ordusu Trabzon'u işgal için kuşatmaya başlayınca Zehra ile ailesini o huzurlu hayatlarından çekip zorlu bir yolculuk ile muhacirlik bekliyor olacak. O sırada Setterhan ise aşkıyla yanıp tuttuştuğu Azam ile bir ticari teslimat sırasında tanıştığı mecusi Piruz'un darbesiyle aklı, kalbi ve vicdanı arasında büyük bir savaş verecektir.  Bu serüvenin üçüncü sevdası olan Sofya ise bana aşktan çok fedakarlığın öyküsü gibi hissettirdi hep. Batum'da arbede sırasında bir Ermeniyi ölümden kurtardığı esnada ölüm cezasına çarptırılan Setterhan'ın bir anda kendini Trabzon'a atmasıyla iki hayatın birleşmesini az kalacaktır. Rus orduları ihtilalden sonra Trabzon'dan çekilir, Zehra ile ailesi memleketlerine geri dönerler ve belki de bu iki hayatın, iki ırmağın birleşmesi için yaşanan  onca acının sonucunda Zehra ile Setterhan aşkı başlar, romanımız da burada biter. Kitapta tek keşkem de burda başladı. Keşke o iki ırmağın birleşmesine kadar şahit  olduğumuz onca acıdan sonra mutlu olduklarını da biraz okusaydık. Ama zaten bize bunca olayı anlatan iki aşığın torunu olduğu için eminim ki çok güzel bir hayat yaşamışlardır bundan sonraki hayatlarında.
Nar Ağacı
Nar AğacıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202127,4bin okunma
·
273 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.