Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

368 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
Doğu’ya hiç gittiniz mi? Ben birkaç ay Hakkari’de bulundum. Herkesin birbirine güvendiği çok az yer vardır. Hala güzel giden çok güzel arkadaşlıklar ve bir o kadar da iyi insanlar kazandım. Biraz da irsî olarak bakacak olursak KÜRT SORUNU olduğunu hiç zannetmiyorum. Bu arada Doğu’da acayip bir bal var, dağda olan, Kekik Balı. Tavsiye ederim. Efsane, lezzetli ve yoğun. Tamam, yemek programı değil ama damarımız böyle napalım (ne yapalım) konu yemeğe bir şekilde geliyor. Kitap çok farklı konularda ve belirli birkaç başlığa ayırmak biraz zor. Mesela tarihte Kürt İsyanları olmamış mı? Olmuş. Şeyh Said en bilineni. Tabi mesele bunun özünü anlamakta. Yani insanların duygularını sömürerek yapılan, kendilerinden gözüküp başkalarının altından çıkan durumlar. İnsanları kandırmak en kolayı. Vikipedi bile bu isyanların arkasında bilhassa Osmanlı döneminde hep bir İngiliz teması sunar. Ne kadar rahatlar. Gel yık git. Neyse ki insanlar bunu yemiyor artık. Mesela Şeyh Said’i biraz daha detaylandıralım: Kendi çapulcu çetesi ve İngilizler’den aldığı maddi destekle DİN ELDEN GİDİYOR diye bağırıp çağırır. Neyse ki bu fikre uymayan imanlı vatanseverlerin de desteğiyle 15 Nisan’da Milli Kuvvetler tarafınca yenilir ve 29 Haziran 1925’te 28 isyancıyla beraber asılır. Tabi bunu günümüzde hala kutlayanlar var mı? Var. Benzer fikirdeki bu insanlar bir cemaat liderinin 10 sene önce ölse mezarında her gün dua edecekken bugün hain ilan ediyor. Demek ki, insanların yıllardan beri manevi duygularını kullanıp bundan faydalananlar mevcuttur. Şimdi benim eşim Kürt. Ben de Türk. Ne olacak birbirimizi mi vuracağız. Saçmalık. Bir de bunun ardına sığınanlar var. Ölümle ittifak yapan hiçbir dava haklı değildir. Tarihte hiçbir millet yoktur ki kendi halkına, beraber yaşadığı insanlara kurşun sıksın da, canlara kıysın da sonra da haklılık davası gütsün. Bu bir particilik meselesi veya siyaset değil, beka ve vatan meselesidir. Üzerinde yaşadığımız toprak kutsal, bu kutsallığın sebebi de üzerinde bizim yaşamamızdır. Türkiye bir bütündür, parçalanamaz. Ya da MİLLİ SINIRLAR İÇİNDE VATAN BİR BÜTÜNDÜR, BÖLÜNEMEZ diyerek Ata’mızı bir daha analım. Araştırmalar gösteriyor ki, çıkan tatsızlık ve huzursuzluk altında hep bir İngiliz yahut Ermeni ayağı var. Yahudiler ve İsrail de bunlardan geri kalmıyor. Bebek Katili olarak da bilinen TERÖR ÖRGÜTÜ PKK en çok bahsedilen konulardan. Tabi şimdi aşırı uzun ve bütün içeriği paylaşamıyoruz ama kolay anlatılabilir bir örnek vermek istiyorum: Kürt asıllı birisiniz, eşinizde Kürt. Eşiniz rütbeli bir asker. Hudutta nöbet tutuyor. Güzel mi güzel bir de kızınız olacak az kalmış. Bir gece haberi geliyor. Eşiniz hain bir saldırı sonucu... Şimdi bana eşinizin katillerinin sizden olduğunu, o yüzden sorun olmadığını söyleyebilir misiniz? Ne kadar saçma. O zaman Kürtler veya Kürtlük ile zerre alakası olmayan bir durum. Bu arada net dileğimdir. Bir an önce bu sorun çözülmelidir. İsteriz ki barışçıl olsun ama beyaz barış döneminde her şey iyi derken beyaz barış sona erdiğinde alevlenme başlar. İsteğim bu ülkenin gelişmesi, gelişmeye odaklanması. Silahlarla, ölümlerle, şiddetle hiçbir şeyin çözülmediğini anladıkları halde neden bırakmıyorlar bende bunu anlamış değilim. Hiçbir şey sonsuza kadar sürmeyeceğine göre dileğim bunun en kısa sürede gerçekleşmesi. Çünkü herkes iyi bir geleceği hak ediyor. Ben istemiyorum, ne iyi geleceği. Mutlu mesut yaşamanın ne anlamı var diyen olursa gitsin tedavi olsun. Kitabın giriş kısmındaki hikayeden de mutlaka bahsetmek istiyorum. Bilirsiniz biz de sırf siyaset yüzünden bile birbiriyle en yakın sırdaş olan iki insan arasında adeta kan davası çıkar. Albay Necati Ulunay’ın Dağların Gözyaşları isimli kitabından alınan hikayeyle başlaması çok manidar. Cemal ve Kemal adlı iki kardeşin biri dağda terörist, diğeri de dağda askerlerin komutanı. Yaşananı okurken bile insan üzülüyor, canı acıyor. Nasıl bu hale gelindi, nede bu hale gelindi soruları daima akıllara geliyor. Şu bir gerçek ki, PKK sorunundan ziyade bir Ermeni sorunuyla ilgili kısım var. Çünkü birinin diğerinden nasıl destek aldığını, öyle 30-40 yıllık değil Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim dönemi itibariyle neler yaşandığını açıklamaya çalışan bir eser görüyoruz. Yakın tarihimizde beraber neler yaptıkları, hangi saldırıları birlikte üstlendiklerini, terörist başının Ermenistan tarafından Ermeni Yazarlar Birliğince “Büyük Ermenistan hayali fikrine olan katkılarından dolayı” ONUR üyeliğine seçilmesi gibi konular işleniyor. Hayallerle kandırılıp gerçekler tarafından mahvedilen kadınların öyküsü ise insanın tüylerini ürpertiyor. Geride bıraktığımız gece okuduğum pek çok şey rüyalarıma girdi. Kaçmayı başaran bir kadının diğer arkadaşlarının, hayatta olanların da öldürülmesin diye kod adlarını değiştirip anlattığı, tecavüz ve işkenceler çok fazlaydı. Özellikle kadınların güzel rüyalarla kandırılıp başta terörist başı olmak üzere defalarca örgüt üyelerince tecavüzlere uğramaları ve hamile kalanların öldürülmeleri. Şimdi birileri kitaplar yazıyor, önceden de türküler söylüyordu. Bunlar şirin değil, kanmayın denildiğinde 40 lafa geçenler olurdu. Anlamak ve inanmak için bazı durumları bizzat yaşamanız mı gerekiyor? Bazı insanların acıları da ibret olarak alınıp, tekrarı yaşanmaması için çabalanmalı değil mi? Anlayacaksınız ama anladığınızda bir şeyleri kaybetmiş olacaksınız... Tabi hep bunlardan bahsettik. Ya bizim aziz şehitlerimiz? O kutsal insanlar? Başta askerler ama öğretmenler, doktorlar, korucular. Sivil halk da var içlerinde, konum da verelim: Şırnak - Beytüşşebap - Beşağaç Köyü. Su getirmek için çalışan işçiler katledilmedi mi? Korucuları da küçümseyenler var onlara da parantez açmak gerekiyor. Çünkü belirli aşiretlerden geliyorlar ve o aşiretin bu örgütle canı çok yandığı için bu işi yapıyorlar. Kesinlikle parası için değil çünkü asgari ücrete çalışıyorlar. O paraya kimse dağda o soğukta nöbet tutmaz. Şimdi dönelim şehitlerimize. Yarım kalan hayatlar, yarım kalan hayaller... Birileri çıkıp saz çalsın, heykelini dikecekleri tecavüzcü ele başını anlatsın bazıları da bunları çok sevsin. Sırf sevimli görünmek uğruna bunların dibinden ayrılmayan bazı kesimler. Neymiş efendim, özgürlük savaşçılarıymış da bağımsızlık çok zor şartlarmış da. Kendileri inanıyorlar mı bu yalanlara? Kapanma nedeniyle babasını büyürken, yaş alırken göremeyen ve babasını telefonun içinde zanneden çocuk? Babasının mezar taşına sarılan ve baba diye ağlayan bebek? Peki ya kardeşim, kardeşimiz Aybüke? Aybüke Yalçın. Neler var, niceleri var. Utanmazlar değil mi? Vallahi her iki cihanda da ellerim bunların yakasındadır. Ayağımı asla başlarından çekmeyeceğim, başlarını ezmezsem benim peşime düşecekler çünkü bilirim. Ben inanıyorum ki bunlar bitecek, bu konudaki çalışmalardan da umutluyum. Ha unutmadan şunu da söyleyeyim. Şehitlerimizin üstünde halay çektikleri yerler vardır. Öyle ya. Taşdelen de onlardan biridir. Hani onlar bizim kutsalımız Atatürk resminin olduğu bayrağı da mitinglerine sokarlar, hani sözde eşitlikçidirler falan. Yok, bizden kimse onu yapmaz, onlarla yan yana gelmez. Siyasiler beni ilgilendirmiyor onları katmıyorum. Bu provokasyoncular işte bizim kutsalımız Atatürk büstünü ateşe tutmuşlardır orada, hem de keskin nişancı tüfekleriyle. Bunlar böyle düşmandır bize. Ayrıca yaptıkları bir şey daha vardır, bir kutsalımız daha. İçeriden gelenler daha iyi bilirler. Özellikle sınır ötesi operasyonlar ve şehir içi çatışmalarda hiçbir şey yokken askerlerimizin şehit edildiğini öğreniriz. Nasıl yaparlar bilir misiniz? EYP dedikleri el yapımı bombalar vardır ve bunları Kur’an’ı Kerim’in içine veya altına koyarlar. Bunu da yere koyarlar ve komutanların epey uyarmalarına rağmen maneviyatı epey kuvvetlice olan askerler alıp öpüp alnına koyup yükseğe veya kalbine koymak isterler. Dokundukları anda bomba patlar ve askerlerimiz şehit olurlar. Bunu bilir bunu kullanırlar. Daha ne kahpelikleri var. Bir gün bunların da biteceğine inanıyor, hepimize faydalı okumalar ve refah günler diliyorum..
Terör Mü Kürt Sorunu Mu
Terör Mü Kürt Sorunu MuAli Kuzu · Kariyer Yayınları · 20096 okunma
·
642 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.