Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

198 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
Ally'nin Beyzbol Eldivenleri
Çavdar Tarlasında Çocuklar hakkında insanların ikiye bölündüğünü, kitabı okumayı aklından geçirmiş herkes fark etmiştir. Kitabın yer altı edebiyatı olduğunu söylemenin yanlış olmayacağını düşünüyorum, yani. Kitabın bir önsözü veya arka kapağında bir tanıtım bülteni yok, bunu büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Kitabı sevenler arasındayım, okuma sırasında da sıkılmadım, okuduğum en akıcı kitap değilse de. Özellikle de sonlara doğru açıldığını düşünüyorum. Kitabı okumadan önce pek çok kişinin bir alıntı yaptığını görmüştüm 'oldukça cahilimdir, ama epey okurum'. Bu sözü kitaptan cımbızladığınızda, kitap kurdu, kendi içine kapalı, bildikçe cehaletinin sınırlarını keşfetmiş, dersleri belki se gecelerw kadar okuduğu için uyuyakalıp kaçıran birinden bahsediyormuş gibi hissediyorsunuz. Oysa karakter aslında sadece kafasına göre, eline geçen bir iki kitabı okuduğunu kast ediyor, henüz ilkokul dördüncü sınıfta olan kız kardeşi, yanlış hatırladığı bir şiiri (kitaba adını veren şiiri) düzeltiyor. Bence bu alıntı kitap ve karakter hakkında yanlış bir algıya sebep oluyor. Kitabın argosundan hoşlanmayanlar ne demek istiyorlar bilmiyorum. Argo kitapları okumayı kendiniz tercih etmeyebilirsiniz, ama yer altı edebiyatı argo kullanır, on altı yaşındaki, kendini büyük göstermeye çalışan, kötü alışkanlıkları olan, çevresi olumsuz örnek olan ergenler argo kullanır. Bence kitabın dili anlatıcıya uygundu, beni de rahatsız etmedi. ! Spoiler Holden Caufield, kitabın anlatıcı baş karakteri, aslında pek çok yerde çok naif düşüncelerle karşımıza çıkar. Kardeşi Phoebe'den bahsedişi, kardeşinin okulundaki çocukların kötü etkilenmemesi için duvardaki küfürleri temizlemeye çalışması, tanıdığı bir kızla birlikte olduğunu anlatan çocuğu duyunca kız için üzülmesi, kızın onu böyle gören bir adamı yanlış tanıyıp üzüleceği bir karar vermiş olmasını istememesi, çıktığı kızların ailelerini tanıması ve ailelerin onu genel olarak sevmesi, ölen kardeşine duyduğu sevgi, bakir olmamak için çağırdığı kadının, fahişe olduğunu da bilmesine rağmen, onu aslında istemediğini düşündüğü için elini sürememesi... Ve hatta hiç bir şey yapmamasına rağmen kendine söylenen parayı da vermişken bir o kadar daha para alınmasına ses çıkaramaması. Kendini koruyamaz, arkadaşları eldivenleriyle kürkünü çalar, asansörcü parasını iki katıyla çıkarır ama Holden kendini koruyamaz. Yatılı okulu, insanlara ev telefonlarından rahatça erişebildiğiniz bir dönemde, 16 yaşındaki bir çocuğun okulda olmadığını aileye bildirmemiştir. Çocuğun notları ve derslere devam durumu iyi olmadığı için okuldan atarlar ancak bu çocuğun velisine ulaşmak için rahatlarını bozmazlar, hatta başka bir çocuk zorbalığa maruz kaldığında bile rahatlarını bozmazlar, çocuk maruz kaldığı duruma dayanamayarak atlar (Holden böyle söyler, kavga eden çocukların onu itmediğini görmüş müdür?), sadece bir öğretmen çocuğun üstünü örterek cesedini revire götürür, ve o sırada odasında olan çocuklar hiç ceza almaz. Kitabın ilerleyen bölümlerinde, 179. Sayfanın sonunu okuduğumda, 180. Sayfaya geçmekte, sayfayı çevirmekte zorlandım. Belki Holden okuldan atıldığında ben de okuldan atılmışım gibi üzülmedim, belki kardeşinin ölümünü anlatırken benim de kardeşim ölmüş gibi yas tutmadım, ama o sayfada, bir an nefesimi tuttum, sayfayı çevirmek istemedim, beynimden vurulmuşa döndüm. Devamını okumak istemedim. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Holden, çok sevdiği kardeşi Phoebe ile gece gizlice görüşürken Phoebe ona neden her şeyden nefret ettiğini sorar. 'Sevdiğin tek bir şey bile yok.' der. Holden sevdiği şeyleri düşünür 'Ally yi seviyorum, seninle geçirdiğimiz şu anı seviyorum. Bu çok çok gerçek bir şey. Kesinlikle öyle.' Ölen birini sevmeniz sevdiğiniz bir şey olduğu anlamına gelir mi? Sevgimizin olması sevgimizin nesnesinin bulunmasını gerektirir mi? O artık yoksa onu sevmeye devam edebilir miyiz? Holden'ın elinde, bazı hatıraları dışında, Ally'den, üzerine şiirler yazılmış bir beyzbol eldiveni kalmıştır. Kitabın başından sonuna kadar sık sık, artık ölmüş olan kardeşinden bahseder. Holden'ın, duygularını ifade etmekte zorlandığını görürsünüz. Ailesi, Ally'nin ölümünü atlatamamıştır. Üstelik psikolojide yas süreçleri için, hastalanıp ölen kişilerin beklenen bir ölümü olduğu için, yakınlarının bunu sindirmesinin ani ölümlere göre daha iyi karşılanabildiği düşüncesi vardır. Ama Ally'nin ölümü, o sırada çok küçük olan Phoebe hariç bütün aileyi çok kötü etkiler, Holden Ally'nin ölümünden sonra evin camlarını ve elini kırar, elini hala yumruk yapamamaktadır. Çocuklarından biri ölmüş bir ailenin diğerini hevesle en pahalı ve klas yatılı okullara, üstelik çocuğun okuldan beklentisi yokken göndermesini, bazı aileler çocuklarını hafta sonraları görmeye gelirken kitapta geçen hafta sonunda ailenin okula uğramamasını yadırgadım. Ailede duygulardan bahsedilmediği için, üzülen anne alkole, baba sigara ve işe sığındığı için, sıkıntıları aşmayı bilmediğimiz için kendi halinde çabalayan ve başarısız olan bir anti karakter var. Özellikle, kitapta anlatılan sıkıntıların çoğu insanın sıkıntısının yanında 'hafif' kaldığı söylenip bunların dert olarak görülmesi eleştirilmiş. Herkesin derdi kendine büyüktür, 'O kadar yetim var, neymiş, babası kötü davranınca Kafka kendini böcek gibi hissetmiş' ya da 'Ailelerinin öldürdüğü, infaz ettiği çocuklar var, Zeze' nin kemerle dayak yemesi de neymiş' dendiğini duymazsınız. Holden çok yalnız bir karakter. Arayabileceği pek çok insan olduğunu düşünüyor, ama hiç kimse onu gerçekten' dinlemiyor '. Tek gerçek yakını Phoebe, her şeyi paylaşamayacağı yaşta bir kardeş. ' Ama öyle noktaların, virgüllerin yerine çok dikkat etme'. İnsanlar, yazmanın, sadece nokta ve virgüllerim yerini doğru koymakla yapılacağını sanıyorlar. Kendileri de çok iyi yazabilirmiş de sadece noktalama işaretlerini nereye koyabileceklerini bilmiyorlarmış gibi. Üstelik bu insanlar, Holden'dan istedikleri şeyi yapıldığında beğenmezler. Holden, arkadaşının ödevi için, kaybettiği kardeşinin beyzbol eldivenlerini tanımlar. Yapılan bir şeyin güzel yapılması, onu isteyerek yapmaya, onun bizim için önemli olmasına bağlıdır. Herhangi bir odayı betimlersek, tam notla geçemeyebiliriz. Bir işi iyi yapmak için, Ally'nin beyzbol eldivenlerini betimlemeliyiz. Eğer kitap argoyla yazılmasaydı, insanların kabul edebileceği bir acı anlatılsaydı, yazar kitabı bu şekilde yazamazdı.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,1bin okunma
·
133 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.