Gönderi

“Taşlık Karanlıktı. Kokulu karanlıkta çiçeklerin renkleri babaannenin ince uğultusuna karışıyordu.”Elini öpüver oğlum, baba-oğul arasında olmaz dargınlık.” Çiçeklerden çok taşlığın öte yanındaki kapı çekiyordu Şükriye’yi. Açsa mıydı? Dede orada mıydı ki? Yüreği çarparak kapının tokmağını çevirdi. Bir süre hiç bir şey göremedi. Odada bir nezle kokusu vardı yanlız. Gözleri alışınca yatağı seçti. İki iskemleyle tahta bir masa duruyordu yatağın yanında. Karşıki duvara babaannenin beyaz elbiseli bir gençlik resmi asılmıştı. Saçları örülüydü. Bir iskemleye dayanıyordu. Çizmeli bir adam oturuyordu iskemlede. Eski bir oda görmenin ezikliği çöktü Şükriye’nin üstüne. O sırada yataktaki gölge doğruldu: Kimsin sen?”
Çiçek Dirilticileri öyküsü
·
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.