Merhaba Mustafa Hocam. Yine güzel bir incelemenizle bizleri ortak bir paydada buluşturduğunuz için teşekkür ederim.. :)
Normal sözcüğünün, norm sözcüğünden türediğini incelemeniz sayesinde fark ettim ve bu beni oldukça heyecanlandırdı.
Düşüncelerinize paralel olarak, kendi olamama sancımızın azılı müsebbibi olan 'el-alem' hakkında, bir İncelememde şöyle yazdığımı hatırlıyorum: "İnsanı 'Lanet olası federaller!' diye isyana sürükleyen, adeta kendine hayat sigortamız rolünü biçen, başlı başına kurumsallaşmış bir lobiden bahsetmek mümkün. Adı da el-alem!" :)
Psikoloji bilimiyle bilhassa hümanistik kuramlarla ilgilenen pek çok kişi 'koşulsuz sevgi' kavramının yanılgısına düşer. Biraz radikal olabilir ama açıkçası ben, kendimiz dışındaki hiç kimseye -anne/çocuk ilişkisi dahil- koşulsuz sevgi besleyebileceğimizi düşünmüyorum.
Bir keresinde deliliği normalleştiren bir arkadaşımla, sahip olduğumuz bilgilerin, duygu, düşünce ve davranışlarımızın kökenine inme kararı aldık. Böylece hangilerinin gerçekten bize ait, hangilerinin başkalarınkine eklemlenerek sahiplenilmiş olduğunu keşfedecektik. Keşif yolculuğumuzda ilerledikçe gördük ki aslında pek çoğu bize ait değil. Ulaştığımız bu sonuç pek şaşırtıcı olmasa da bilinçli bir farkındalıkla bunları gözlemlemek oldukça şaşırtıcı! Bundan sonrasının olabildiğince 'bize ait' olabilmesi adına bu yolculuğumuzu rutinleştirdik, halen devam ediyor ve hep edecek gibi. Bize ait diyorum ama 'biz' ne kadar kendimiziz?' orası da muamma..
Amo Gruen ve düşünceleri hakkında pek bilgi sahibi değilim ama incelemeniz ile dikkatimi çekti hocam. Çokça istifade ettiğim bir inceleme oldu, kaleminize sağlık..