Vapurdan önce indik birbirimizden, kürekçi
mahlâsıyla geçsem ne çıkar sevda içinde
yüzmediğim denizi? O halat öyle mi
atılır, yürek öyle mi bağlanır bir yüreğe?
Kara sözler karada bırakılır açılırken denize
söz karada hafifse denizde ağır, işte
deniz bile batıyor, sözler karşıya vardı,
ara sıra adalara bak açılırsın diye suya
saldığın anılar bile göğün denizinde battı!
Başkasının denizinde batanlar görünmez
olmayı bilirler, ya ben kimin denizinde…
Üç yanım kara benim bir yanım ıssız
denizsiz, vapursuz, yolcusuz, susuz…
Eski denizleri karaya bağlarla da böyle,
eski seferlerden kılıç artığı birkaç hatıra
bırakırlar yanlarına, küreğe çarptırılmış gibi,
öyle yalnızım karada, ne bir sarhoş gemi,
ne martıların tuhaf sesleri, anlaşılmasın diye
bu yalnızlık seferinin karada geçtiği, denize
sürdüm şiiri, belki kılavuz, belki bir seferî…
Boğulayazdım karanın sözleriyle açıldığım şiirde!