Gönderi

Çocukluğumdan tek hatırladığım anı, annemin elinden tutup, pazara gittiğim o gündü. Annemin parası olmadığını biliyordum. Paramız hiç olmazdı zaten. Çocukken en sevdiğim şey, kırmızı erikti. Diğerleri yüzümü ekşitir, dayanamazdım. Pazarın sonlarına doğru, tam mevsimi gelmiş, kırmızı erik görmüştüm. Annem hâlâ tek poşet bir şey alamamıştı pazardan, eli boştu. Beş yaşındaydım. Yukarı baktım, annemin yüzüne. Sanki gökyüzüne baktım; tertemiz, bembeyaz bir buluta. Sanki bir meleğin yüzüne baktım. Bir şey diyemedim. Gözümden yumruk gibi bir yaş düştü. Koca bir adamın yumruğu kadar. Koca adamlar, öyle samimi bir gözyaşı dökemezdi sanırım. İçimde bir sürü adam ağlıyordu sanki. Anneme, “Erik alalım mı anne?” diyememiştim. Beş yaşındaydım, koca bir dağ devrildi içimde. Bembeyaz, küçücük yüzlü bir çocuk, çocukluğunu uçurumdan düşürdü o gün. Bir günde o kadar büyüdüm ki, annemin üzülmeyeceğini bilsem, o gün saçlarım ağarırdı.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.