Gönderi

508 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Yazarın okumuş olduğum ikinci kitabı, Notre-Dame'ın Kamburu. Victor Hugo'nun bu eserini okurken kendisinin sadece bir yazar olmadığını, bir düşünce adamı, müthiş merhamet, koca bir yürek sahibi ve her daim adaletin savunucusu olduğunu anladım. Okumayı düşünenler için çok önemli minik bir uyarıda bulunmak isterim, ki lütfen kitabı elinizden bırakmayın. Kesinlikle kalın olmasından bahsetmiyorum. Okumaya başladığınızda ilk 150 sayfada bırakmayı düşünebilirsiniz. Betimlemeler, tanımlamalar, belli anlatımlar çok fazla gelebilir, ki bu anlatımlar da dönem içerisinde düşündüğümüzde gerçekten önemli konulardır. Ancak lütfen devam edin. Muazzam güzellikteki hissedişler, düşünceler her zaman için birden elimize verilemezler. Bunun için mücadele etmek gerek. Ne demek istediğimi okudukça anlayacaksınızdır, okuyanlar anlamıştır :) Ben açıkçası bu kadar etkileneceğimi kesinlikle tahmin etmiyordum. Son bölümlerinde artık nefesimi tuttuğumu, kitabı okumakta, olayları anlamakta güçlük çektiğimde farkettim. Bittiğinde ise zaten kendimi boş duvara bakarken buldum. Bir sanat tarihçisi olarak beni esere bir an önce başlamamı sağlayan şey elbette Notre Dame Kilisesiydi. Bu kilise hikayeye adeta ruhunu vermiş ve hikayenin de merkezinde. Kitaba şekil olarak ismini veren karakter, "çirkin" olarak ifade edilen ve yaradılış olarak fizyonomisi bozuk olan Quasimodo. Müthiş bir yüreği olan, ona karşı inanılmaz bir duygu hissedeceğiniz, gözlerinizin buğulanmasına, karşınızda olsa ona sarılmak isteyeceğiniz birisi. Kilise'nin Başrahibi Cloude Frollo, Quasimodo'yu evlatlık edinir ve kendi skolastik düşünce yapısına göre yetiştirir. Sonrasında Basrahipligini yaptığı Notre-Dame Kilisesi'ne zangoçluk olarak tayin eder. Quasimodo halk tarafından sürekli aşağılanmıştır, "çirkin" ve "biçimsiz" olduğu için. Ona çirkin demeye asla dilim varmıyor çünkü kalbinin berraklığını, içinin saflığını, yüreğinin genişliğini çok derinlerde hissettim, hissettirildi. Zaten kitabı okurken de onu çirkin bir şekilde tasavvur edememiştim. Belki de benim zihnimde ister istemez kalbinin güzelliği yüzüne yansımıştı. Quasimodo, Notre Dame Kilisesi'nin devasa çanlarını çalmaktan artık sağır olur, kulakları işitmez olur. İnsanların karşısına çıkmak, onların nefret dolu bakışlarına maruz kalmamak için kendini kiliseye hapseder. Çanlarla bütünleşir ve aslında mutludur da. Şunu çok iyi biliyorum ve farkettim ki sanırım hiç yorulmadan Quasimodo'yu anlatabilirim fakat burada kısa kesmek durumundayım. Kitabın ikinci ana karakteri, dünyalar güzeli bir çingene kızı Esmeralda. Karakterlerle birlikte hikaye çok güzel işlenilmiş. Bu hikaye üzerinden birçok olaya ve birçok toplumsal olguya da yer verilmiş. Hayata, insanlığa, sevgiye, merhamete, öfkeye, adalete, adil yaşamaya, zenginliğe, yoksulluğa, sınıfsal kesime dair... Hayata bakış açımızı büyük ölçüde etkileyebilecek bir eser. Etkisinden ne zaman çıkabileceğimi henüz bilmiyorum. Ve evet, sanırım hayatımın sonuna kadar unutamayacağım iki roman kahramanı daha eklendi zihnime, kalbime. Quasimodo ve Esmeralda...
Notre Dame'in Kamburu
Notre Dame'in KamburuVictor Hugo · Olympia Yayınları · 201933bin okunma
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.