Kentin betonlaşması ve grileşmesi, geçmiş romantik
zamanın yeşil tepelerine ve ağaçlı sokaklarına duyulan özlemi besliyor.
Bütün bu öğeler, hem mahallelerin soylulaştırılması, hem de, kentin sa-
kinlerine artık maziye karışmış, daha iyi günlük hayatı çağrıştıran, ta-
rihi eserlerin korunması için yapılan özel yatırımların gerçekleştiği çer-
çeveyi oluşturuyor.
Ekonomik yeniden yapılanmanın yanısıra, çalışan nüfusun
kompozisyonunda ve yapısındaki değişimle birlikle, yaşam tarzlarının
da farklılaşması ile toplumda farklı gruplardan oluşan parçalanmış bir
yapı da ortaya çıkmıştır. Bu değişiklik ise, toplumun farklı gruplarının
farklı yaşam şekillerinin belirginleşmesi ve bunun tercih edilen yaşam
alanlarının dönüşüm ve gelişimine yansıması ile kent mekanında kendisini göstermiştir. İstanbul da soylulaştırma 45
"Gentrification", İngilizce'den dilimize birebir çevrildiğinde "soylu-
laştıma"1 olarak tanımlanabilir. Nitekim 1960'ların sonunda yurt dı-
şında yapılan araştırmalarda da "gentrification" kent dışında yaşayan
İngiliz soylu sınıfın kent içindeki eski işçi konutlarına yerleşerek bu
alanları yenilemesi olarak tanımlanmıştı (Glass, 1964)
Çağlar Keyder ise "mutenalaş-
ma"1 sözcüğünü "gentrification"a karşılık olarak tercih etmiştir (Key-
der, 2000). Zeynep Merey Enlil (2000:47) ise "soylulaştırma" terimi-
ni kullanmayı tercih ederken süreç için ".'soylulaştırma' salt konut pi-
yasasında gözlenen dar kapsamlı, romantik veya nostaljik eğilimlerin
bir sonucu olmaktan çok, daha geniş kapsamlı bir olgunun yani kent
merkezlerinin sınıfsal anlamda yeniden yapılanmasının konuta ilişkin
bir boyutudur" demektedir. 33
Bu çalışmalara topluca bakıldığında ise iki temel
yaklaşım ortaya çıkmaktadır. Sürecin ekonomik yapısını ön plana çı-
karan, Neil Smith'in (1979) rant farkı teorisine (rent gap theory) gö-
re, banliyöleşme sonucunda kent merkezinde arazi fiyatları düşerken
konut stoku da ekonomik olarak değer kaybetmiştir. Son yirmi yılda
servis sektörünün gelişmesi ile kent merkezlerinin farklı fonksiyonlar
kazanması kent merkezinde terk edilmiş konut alanlarına olan talebin
artmasına ve alanlardaki arsa ve konut fiyatlarının da tekrar yüksel-
mesine yol açmıştır. Bu durum da kent merkezine yapılacak yatırımla-
rın karlı bir hale gelmesine yol açmış ve bu alanlarda yenilenme başla-
mıştır. Bu teorinin sürecin sadece arz tarafını göz önünde bulundurdu-
ğunu, toplumsal boyutuna değinmediğini ve süreçte yer alan aktörler-
le ilgili bir açıklama getirmediğini söylemek mümkün.34
Potansiyel soylulaştırıcı sınıfın oluşumu, "yeni profesyonel ve idari iş
gücünün ortaya çıkması" ve "bu grup içinden bir kesimin kültürel ve
tüketim özellikleri" ile yakından ilişkili (Hamnett, 1991: 184). Bu du-
rumda, 1980'1erden beri İstanbul'da gerçekleşmekte olan ekonomik,
kültürel, demografik ve mekansal yeniden yapılanma süreçleri, şehir-
deki potansiyel soylulaştırıcı sınıfın nasıl oluştuğunu anlamak için bir
temel oluşturabilir.
1980 yılı, Türkiye için yeni bir dönemin başlangıcıydı. Önceki
dönemin içe dönük kalkınma politikalarının yerini neo-liberal politi-
kalara bırakmasıyla, Türkiye ekonomisi dünya sermaye akışlarına da-
ha fazla açıldı. Bu açılımın belki en açık göstergesi dış ticaret hacimle-
rinde ve yabancı sermaye yatırımlarında görülen artışlardı. 1980 ile
2001 yılları arasında, ithalat ve ihracat hacimleri sırasıyla 5'er ve lO'ar
kat artarken - ilki 7.9 milyar dolardan, 41 4 milyar dolara, ikincisi de
2.9 milyaI-dobuia11y-3.1�.dola.caçılrn (l).İ,E_ -[)evlet İstatistik
En�ltiisi.i- 2001; 2002b); izin verilen yabancı sermaye yatırımları 28
kat artarak -1980'deki 97 milyon dolar seviyesinden- 2001 yılında
2.7 milyar dolar seviyesine ulaştı. Aynı dönemde Türkiye'de faaliyet
gösteren yabancı sermayeli şirketlerin sayısı -78'den 5841'e ulaşarak-
75 kat arttı ve yabancı sermaye yatırımlarının kompozisyonundaönemli değişiklikler gerçekleşti: yabancı sermaye yatırımları içinde sa-
nayinin payı % 91.S'ten, % 45.2'yc düşerken, hizmetler sektörünün
payı -% 8.5'ten, % 48.3'e çıkarak- yaklaşık 6 kat arttı (www.tre-
asury.gov.tr).
49
Medya sektörü, özellikle
90'1ı yıllarda, bir patlama yaşadı; medya, reklamcılık ve diğer ilgili
sektörlerde yeni iş olanakları yarattı.2
Batılı değerlerin ve tüketim maddelerinin serbestçe ülkeye girdi-
ği 1980'lerin bu liberal politik-ekonomik ortamında İstanbullular,
merkez ülkelerdekine benzer yeni kültürel tüketim alışkanlıkları ka-
zandı. Şehirdeki bu yeni yaşam tarzının göstergeleri, 49
Her soylulaştır-
ma dalgasının arkasında farklı bir itici kuvvet vardı: ilkinde zengin
çevresel değerler, ikincisinde yoğun kültür ve eğlence etkinlikleri ve
üçüncüsünde kurumsal bir yatırım projesi.58
Glass, bu kentsel dönüşümü adlandırırken, 18. ve 19. yüzyılla-
rın Uane Austen romanlarında resmedilen) İngiliz aristokrasisi ile ye-
oman (feodalite kalıntısı toprak ağaları) arasında yer alan "iki arada
bir derede" orta sınıfların (gentry) taşrada kendilerine bir sosyal statü
kazanabilmek için giriştikleri "kurnazca" oyunlara bir atıfta bulun-
mayı bilhassa seçmiş (Glass,1963; Hamnett, 2002 içinde).