Üstadın üslubuna alışıksanız zaten hiç zorlanmadan okursunuz. Kitabı tahlil yapmıştık seneler evvel böylelikle daha istifadeli oluyor.
Kitabımızın ilk bölümünde sahabe efendilerimizin kıyamet hakkında ki ayetlere ve sünnetlere sımsıkı sarılmalarına dikkat çekmiş ve İslam dininin diğer
dinlere göre kıyamet duygusu hayatın tam merkezinde hayatla iç içe bir hal almıştır. Kitapta tevekkülün tembellik olmadığını bilakis yazarın ifadesiyle ‘Çilesini bitiren müslüman, hicretini tüketip Medine’sine ermiş olandır.’ yani cennetten cennete gidilmez bu dünyada sıkıntılara da elemlere de katlanıp sıkıntısız elemsiz bir hayata kavuşmanın sabrını ve tevekkülünü yapacağız.
Kur’an’ımız kıyameti saat olarak adlandırması zamanın kıymetini gösterir. Kıyamet bizim inanç esaslarımızdandır.
Tövbe idrakle yapılan pişmanlıktır yazarımız şöyle ifade eder; Hristiyan ‘Günah öldü öyleyse yaşasın günah’ İslam da ise ‘Günah öyle öldü ki, yiğitsen gel de ölüyü dirilt.’
Kalp kendine benzeyen bir kalbe çarpıyor İslam insanın kalbinde çağlayan bir pınar gibi kalp medeniyetini oluşturuyor. Müslüman’ın uyanması değil dirilmesi gerekir uyandığımızda tekrar uyuklayabiliriz fakat dirildiğimizde ölsek de diriyizdir.
Sezai Karakoç
·
429 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.