Doğrusu, büyük bir beklentiyle başlamıştım. Romanın Dersim'den Samsun Çarşamba'ya sürülen birilerinin hikayesi olması ve bu anlamda yazarının da Samsun doğumlu olması beni büyük bir heyecana sevk etmişti. Gelin görün ki, bir okur olarak bitmeyen bir romana dönüştü benim için. Evet, Sema Kaygusuz tabiri caizse edebiyatın dibine vurmuş, derinlikli cümleler, alegoriler kullanmış. Bunların hepsine eyvallah lakin roman ilerlemiyor.
Dersim Alevilerinin Hızır anlatısı üzerine kurgulanmış, temelinde 1938 yılındaki olaylar sonucunda oradan sürülmüş bir ailenin hikayesi var. Fakat bir yazar ve daha ötesi bir okur olarak benim pek sevdiğim bir anlatım tarzı yoktu. Bambaşka şeyler beklemiştim.