Gönderi

Buradan çok da uzak olmayan bir adada yerli halk, köylerinin etrafındaki ağaçlarda yaşayan ve onların muntazam bahçelerini mahveden sinir bozucu maymunlara çok kızmış. Köyün yaşlılarından zeki bir adam ufak, bambu bir kafes yapmış, içine bir muz koymuş ve evinin kenarına bunu asmış. O öğleden sonra bir maymun kafese uzanıp muzu kapmış. Muzu kafesin dar parmaklıkları arasından çekmeye çalışırken eli araya sıkışmış. Elini kurtarmak için tek yapması gereken muzu bırakıp küçük elini dışarı çekmekmiş. Ama o akşam yaşlı adam tuzağı kontrol etmeye geldiğinde maymun, özgürlüğünü kaybetmek anlamına gelse de hâlâ muzu tutarak kafesten sarkıyormuş. Pek çoğumuz o maymun gibiyiz. Bize boşuna ümit veren bir şeye tutunuyoruz ve özgür olmak için onu bırakmamız gerektiğini fark ettiğimizde bile tutunmaya devam ediyoruz. Bizi en çok tuzağa düşüren şeylerden biri de kendi alışıldık düşünce örüntülerimiz; kim olduğumuz ve kapasitemiz hakkında kendimize anlattığımız kısıtlayıcı hikâyelerdir.
Sayfa 35
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.