#çukur #Pyunhyeyoung // Pyun Hye-young, 2007 yılında Kennels'e Hankook Ilbo Edebiyat Ödülünü, 2009 yılında kısa öyküsü O Cuniculi Yi Hyo Seok Edebiyat ödülünü, 2011 yılında Akşam Mahkemesi Dong-in Edebiyat Ödülünü, Çukur kitabıyla da 2017 yılında Shirley Jackson ödülünü kazanmıştır. Beni cezbedense yazarın aldığı ödüllerden ziyade grotesk bir anlatım sunması. Yani bir araya gelmez gibi görünen şeylerin, mesela adilikle yüceliğin, bağdaşmaz durumların, karşıt görüntülerin birleştirilmesi durumu. Son zamanlarda okuduğum tuğla kitaplardan sonra Kore edebiyatına uzanmak iyi geldi. Kitap Ogi’nin bir hastane odasında gözünü açmasıyla başlıyor. Trafik kazası sırasında eşi ölen fakat bundan haberi olmayan Ogi’nin iç dünyasıyla tanışıyoruz. Aynı zamanda karakterin hayatına damga vuran kadın kahramanları onun düşünceleriyle, geçmişteki anılarına ortak olarak okuyoruz. Anne, kayınvalide ve eş. Bu kadınların yaşadıkları ve yaşattıkları hikayenin bütününü oluşturuyor. Ogi’nin bedeni kıpırdamıyor, konuşamıyor ama zihni sürekli aktif. Ona hayattaki tek yakını olan kayınvalidesi bakıyor. Ancak kızını kaybeden kayınvalidenin psikolojisi de gün geçtikçe bozuluyor. Mahkum olduğu yatakta, iç hesaplaşmalarının ışığında eski günleri hatırlamaya başlıyor Ogi. Derken başucundaki telefon ortadan kayboluyor, giden hastabakıcının yerine yenisi başlamıyor, fizyoterapist hiç gelmez oluyor, evin bahçesine bakan penceresini sarmaşıklar sarıyor. Peki kayınvalide bahçeye neden çukur kazıyor? Ogi’nin içindeki boşluk gittikçe büyüyor. Çukur 168 sayfalık, bir kahve içimi esnasında rahatlıkla okuyabileceğiniz, ölümle yaşamı, insan ilişkilerini, psikolojiyi, hayat ve varoluşu sorgulatan çok naif bir eser. Ağır kitapların arasında okumak iyi gelecektir. Tavsiyemdir.

ÇukurPyun Hye Young · Doğan Kitap · 202175 okunma

·

128 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Elif Acar