Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

724 syf.
8/10 puan verdi
2.5 yıllık bir yakalanmama serüveninin ardından, geçtiğimiz hafta bu kovalamacada yenik düştük ve Covid testimizin pozitif olduğunu öğrendik. Hemen kafamda bir hesap yaparak 7 günlük karantina gününde ben bu kitabı bitiririm diyerek kitaba başladım. Her kitabın bir vakti zamanı olduğuna inanırım ve bir kitap beni çok çekmiyorsa okumak için kendimi zorlamam. Lise zamanlarında yaklaşık bundan 9 yıl önce sık sık dikkatimi çektiği halde, sayfa sayısına mı aldandım bilmiyorum kitabın beni o yaşlarda biraz zorlayacağını düşünerek okumadım. Şu anki aklım olsa lisede okurdum bu kitabı. Üzerimdeki tesirinin kesinlikle daha fazla olacağını düşünüyorum yaşlarda. Çünkü ergenliğinde verdiği duyguların yoğunluğu ve depresyona meyilli ruh haliyle insan daha empatik yaklaşabilirdi Selim’e. ( Yanlış anlaşılmasın kitap ergen kitabı demiyorum, ergenliğin verdiği duygu yoğunluğundan bahsediyorum. ) Ancak yıllar içinde olaylara duygusal değil daha mantıkçı bakmaya başladım ve kitap boyunca yaşanan hissi duyguları romantik bir gözle ele alamadım. Kendini buhranlardan buhranlara sürükleyen psikolojisi ciddi derecede bozuk bir genç adam gördüm ben kitapta. Çok da vah tüh etmeye gerek olduğunu düşünmüyorum. Turgut keşke yanında olsaydım Selimciğim Işık’ın diyene kadar, keşke bir psikoloğa gösterseydim demesi daha makbul olurdu bence. Ayrıca yakın zamanda okuduğum “ Bağlanma “ adlı kitapta yetişkin insanların üç tip bağlanma şekline sahip olduğunu anlatıyor: “ Kaygılı , Kaçıngan ve Güvenli”. Bu bağlanma stilleri ile çocuklukta anne ile olan duygusal yakınlığın güçlü bir bağı olduğu değerlendiriliyor. Selim, çok tipik kaygılı bağlanma özelliğine sahip bir arkadaş ve ne tesadüf ki çocuklukla annesi ile olan duygusal bağının sağlam temellere oturtulduğu da söylenemez. Onu yiyip bitiren hayata tutunamayışı değil, insan ilişkilerindeki bu kaygıları oluyor bana göre kitapta. Sırf bir arkadaşının hasta olduğunu dile getirmesi üzerine, gerçekten hastalanması ve düşmeyen bir ateşin pençesine düşmesi nasıl izah edilir başka? Kaygılı bağlanma stiline sahip olanlar bu ilişkiyi sadece romantik ilişkilerinde kurmazlar, hayatlarındaki tüm ilişkilerinde bu kaygı hakimdir ve sürekli kafalarında bir şüphe bulunmaktadır. 643. Sayfadaki şu sözlerine kulak verelim Selimciğim Işık’ın: “ Kesintilere dayanamıyordum. KUŞKULU VE ÜRKEKTİM. İnsanlara, ancak benim yanımda oldukları zaman güveniyordum. Benden ayrılınca beni yargılamaya başlayacaklarını ve tekrar bana döndüklerinde, artık eski sevgilerinin tükenmiş olacağını düşünerek korkuyordum. İnsanlara çok önem veriyordum aslında. Benim için ne düşünecekler diye içim titriyordu. Yatağa yatınca, o gün yapmış olduğum aptallıkların utancı içinde kıvranırken, bütün bu kusurlarımı onlarında görmüş olduğunu ve onların da yatağa yattıkları zaman, benim gibi, olayları gözden geçirince benim saçmalamış olduğumu birden göreceklerini ve benden nefret edeceklerini, daha kötüsü, artık bana aldırmayacaklarını düşünüyordum. Onlardan hiç ayrılmasam, onları sürekli konuşmalarımla serseme çevirsem, onların bu ağır yargılarından kurtulabileceğimi ümit ediyordum.” Çok mu duygusuz bir bakış açısı oldu bilemiyorum ama eğmeden bükmeden anlatmaya çalıştım fikirlerimi. Dil olarak da öyle anlaşılması aman aman bir kitap değil. Mutlaka bir boşluk bulup, elimde kağıt kalem notlar alarak okumazsan hiçbir şey anlamazsın tarzında bir kitap hiç değil. Çok da kasmayın yani. Sayfa sayısının fazlalığı biraz göz korkutabilir ama zaten gözünüz kesmiyorsa baştanesgeçerekbaşlamadanuzaklaşangillerden olursunuz diye düşünüyorum. (Bu uzun kelimenin esprisi kitapta böyle bolca kelime bulununması) Sevenine ve seveceklere iyi okumalar dilerim.
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,6bin okunma
109 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.