Gönderi

8/10 puan verdi
Emile Zola'nın madencileri anlattığı Germinal gibi etkileyici bir yanı yok fakat saf gerçeği kurgusuz ve kusursuz bir şekilde yansitiyor. Bir çok yazar bir çok eserinde insanlığın vicdanına seslenimistir. Sefiller ile Victor Hugo, Diriliş ile Tolstoy, Germinal ile Emile Zola, ... Hepsi haksızlıkları eleştirmiş, dönem yöneticilerine yanlışlarından ve hatalarından dolayı insanların ne acılarla karşı karşıya kaldığını göstermiştir. Jack London ise 1902 yılında bir adım ileriye giderek haksızlıkların arasına kendini atmış birebir yaşayarak yazmayı tercih etmiştir. Londra'nın Doğu Yakası'nda hayatta kalmaya çalışan işçilerle beraber 2 ay yaşamıştır. Şimdi Jack London dirilip gelse. İnsanlara "Allah sizi bildiği gibi yapsın. Emeklerim haram, zıkkım olsun. Ben yemedim, içmedim, giymedim, (içimdeki anne ortaya çıkacaktı nerdeyse ) sokaklarda yattım, en ağır en pis işlerde çalıştım. Bu kitabı yazdım. Değişen hiç birşey yok. Daha fazla ne yapabilirim." dese. Haksız mı? Uçurum İnsanları ve insanlığın vicdanına dokunmaya çalışan tüm eserlerden günümüze bakininca değişen pek birşey yok. Jack London birebir yaşadıklarını anlatmış. Artık bunun da bir adım ilerisi zenginlere ve "seçtiğimiz" yöneticilerimize birebir bu hayatları yaşatmak. Mümkün mü? Değil. Ama şöyle bir şey olsaydı güzel olmaz mıydı? Seçilen yönetici görevine başlamadan yöneteceği ülkenin ve ya şehrin en zor yaşam şartlarında tüm mevsimleri (tüm mevsimlere de gerek yok aslında Jack London gibi 2 ay da yeterli) yaşamak zorunda olsa... Belki o zaman bir şeyler değişebilir. Mümkün mü?
Uçurum İnsanları
Uçurum İnsanlarıJack London · Alfa Yayınevi · 20203,615 okunma
·
93 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.