Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

90 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
MODERN İNSANIN AÇMAZLARINI ANLATAN YAZAR: MUSTAFA KUTLU
Postmodern edebiyatın temsilcilerinden biri olduğunu söyleyemesek de bu edebi akımın tekniklerini sıklıkla eserlerinde kullanan bir yazar Mustafa Kutlu. Özellikle bilinç akışı ve metinlerarasılık tekniklerini başarıyla uyguluyor. Pek tabii bu teknikler okuyucuyu biraz yoran, daha çok düşünmeye zorlayan teknikler. Fakat bu durum ortaya edebi lezzeti bol, düşünce dünyası geniş metinler çıkartıyor. Cepleri dolu okuyucular istiyor aslında bu tekniklerle eserler üreten tüm yazarlar. Mustafa Kutlu’nun hikâyelerinin dış kapısından giren her okuyucu, içerideki kapılarda oyalanırken cebinde biriktirdiklerine göre o kapıları aralayıp derinlere dalabiliyor. Mustafa Kutlu’nun hikâyelerinin çoğu, aynı minvalden geçer: modern dünyanın içinde sıkışıp kalan insanın, değerleri ve çıkarları arasındaki bocalaması. “Bu Böyledir” adlı hikâyesinde de aynı konu işlenmiştir. Hikâye bir lunaparkta başlar. Süleyman kızı ve eşiyle birlikte lunaparktadır. Sonraki hikayeler anlatının diğer kişilerinin hayatlarına eğilir fakat mutlaka Süleyman’a da dokunurlar. Sonuncu hikâye ilk hikâyenin devamıdır ve kitap burada son bulur. Kitaptaki şahıslardan çok lunapark mekânı ön plana çıkar. Çünkü bu bir metafordur. Dünya hayatının bir simgesidir. Modernize edilmiş, şatafatlı, nefsi arzuları gıdıklayan, neon ışıklarıyla cezbeden dünyadır lunapark. Metaforlardan bir diğeri de kendi halindeki kasabanın ortasından geçen yoldur. Bu yol kasabadaki hayatı tamamen değiştirir. Bu yoldan yürümek istemeyen, değerlerini terk etmeyen insanlar dışlanır. Yol, dünya hayatında karşımıza çıkan bir fırsattır. Ama yolun sonunun nereye gittiği bilinmez. Süleyman yetim bir çocuktur. Çalışarak okumak zorunda kalmış, Yorgancı Hafız Yaşar’ın yanında hafızlığa başlamış fakat yarım bırakmış, sonradan da bankada işe girmiştir. Aklı Yorgancı Hafız’ın dükkanında kalsa da bankada çalışmak zorunda hisseder kendini ve mutlu değildir. İçindeki ikilem onu hep huzursuz eder. Eşinin, annesinin beklentilerini karşılayabilmek adına o malum yolda yürümek zorunda kalmıştır Süleyman. Herkesin yürüdüğü yolda. Hikâyede, Hafız Yaşar modernitenin buyruklarına başkaldıran kahramandır: Red Cephesi’dir. Süleyman’a doğru yolu anlatmaya çalışır ve tüm diretmelere rağmen asla boyun eğmez. Zaman değişti, derler ona, sen de değiş. Hafız’ın cevabı nettir: “Zaman... Her zaman aynı. Güneş aynı, ay aynı, ağaçlar ve insanlar aynı, sevgi ve nefret, korku ve ümit hep aynı. Dualar aynı. Kıble tek.” Süleyman ve ailesi içinde bulundukları lunaparktan çıkmaya çalışırlar son bölümde. Fakat bir türlü çıkışı bulamazlar. Lunaparkın her yerinde kalabalık gruplar telaşla biletler alırlar, gösterileri izleyebilmek için birbirleriyle yarışırlar. Süleymanlar da bir süre bu sele kapılır, sonra tekrar çıkışı aramaya başlarlar fakat bir türlü bulamazlar! Saatler 23.00’da sabitlenmiştir, ilerlemez gibi gelir. Halbuki ömür tükenmektedir! Dönüp dolaşıp aynı yerde bulurlar kendilerini ve büyük bir umutsuzluk bataklığında debelenip dururlar. Dünya hayatı Süleyman’ı esir almıştır artık. İç huzursuzluğu ile bu ışıltılı lunapark tadındaki dünya nimetleri içinde sıkışıp kalmıştır Süleyman. Çıkışı bulabilecek midir? Sık sık “Bu böyledir.” der hikâye kişileri. Peki, böyle midir gerçekten? Böyle olan nedir? Yürüdüğümüz yol kimin yoludur? Allah’ın yürümemizi istediği yol mu, nefsimizin koşmak istediği yol mu? İnsanoğlu, Allah’ın varlığında “hiç” olabilmeyi becerebilirse iç huzur da gelecektir.
Bu Böyledir
Bu BöyledirMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20227,7bin okunma
·
165 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.