Gittiler. Böyledir bu iki bacaklılar. Bu yeryüzü insanlan pek gariptirler. Kendilerini önce suya atarlar, çılgın gibi ölümdedir gözleri. Derken bir başka iki bacaklı, karanlıktan tesadüfen çıkar gelir; eteklikli, göğüslü, uzun saçlı biri. O zaman yaşamak birdenbire yine çok güzeldir, tatlıdır . O zaman hiçbir erkek ölmek istemez. O zaman artık hiç ölü olmak istemezler. Bir kaç tel saç yüzünden;
beyaz bir ten, birazcık kadın kokusu uğruna. O zaman ölüm döşeklerinden kalkarlar, şubatta on binlerce geyik gibi zindedirler. O zaman bu lanetli, boş, sefil yer yuvarlağında yaşamaya dayanamadıklannı iddia eden, sular için de o yan ölüler bile dirilir. Sulardaki ölüler yine kımıldamaya, yürümeye başlarlar ... Hepsi o bir çift göz, o bir parça yumuşak ve sıcak sevgi, o ufacık eller, o narin boyun uğruna. Hatta sudaki ölüler bile. Ah bu iki bacaklılar, ah şu dünyanın bu pek garip insanları ...