Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

128 syf.
4/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
HUZUR İÇİNDE UYUMAK VARKEN
Özellikle kadınların ayıla bayıla okuduğu bestseller tarzı çağdaş edebiyat ürünleri sınıfına giren bu incecik kitabın adı Otopsim, Jean Louis Fournier yazmış. Televizyon yapımcısı ve komedyen bir Fransız. Aile ilişkilerini anlattığı daha çok okunan kitapları varmış —Tek Yalnız Ben Değilim en beğenilen kitabı sanırım— ama ben isminden dolayı bu kitabını okumayı tercih ettim. Malum, ölüm teması, en sevdiğim:) hocam yine mi yaa, öff pazar pazar yaşam sevincimizi söndürme, dediğinizi duyar gibiyim. Eğer bu cümleyi aklınızdan geçirdiyseniz incelemeyi okumayı sonlandırarak televizyonun başına geçebilirsiniz. Yaşama sevinci dolu tüm canlılar orada! Neyse ölüm travması sevenlerle devam edebiliriz artık;) Nerde kalmıştık, evet ölüm travması… İnsanın en temel güdülerinden biri. İnsanoğlunun genetik kodlarında, bilinçaltında, davranışlarında katmanlaşmış, yaşamla savaşarak unutmaya ve bastırmaya çalıştığı korkusu. ‘Ölümden korkmuyorum’, diyen herkes ölümden korkar. Çünkü o level’la ilgili bir geri bildirim yok. Boyut farkı ürperti verir ve bu boyut değişimi her türlü kitle psikolojisi etkileme yöntemlerinin ana kaynağıdır. Öldünüz, üç dakika içinde sadece bir ‘nesne’ siniz artık, canlılar için. Ağıtlarla bir an önce kurtulmaya çalıştıkları, ivedilikle toprağın altına sakladıkları bir et yığını. Doğal sebeplerle çürüme başladığı anda Enkidu’nun başındaki Gılgameş gibi kalıverirsiniz ortada. Tabii ki ölen siz değilseniz. Eğer ölen sizseniz, sorun yok. Çünkü muhtemelen hiçbirini duyumsayamayacak kadar kendinizden bihaber relax takılacaksınız. İşte Fournier de bununla-ölüm travmasıyla- dalga geçmeye çalışmış. Kendi bedenini bilimsel çalışmalar için Tıp Akademisine kadavra olarak bağışladığı ve cesedinin otopsiyi yapan güzel kızla flört etmesine kadar vardırdığı absürd bir anlatı. Komik ifadeler kullanmaya çalışsa da bence hiç komik olmamış. Gerçi bu Avrupalıların komik anlayışları da biraz bizden farklı ya, neyse. Aynı şeylere gülmediğimizden olabilir kitabı pek beğenmeyişim. Çok çok çok fazla yüzeysel ve günlük tüketim malzemesi magazin dergisi yazıları gibi bir şey olmuş. Kitap boyu konuşan ölü bir beden iç gıcıklayıcı sadece o kadar. Yoksa ölümden sonra geriye kalan tek şey olan beden imgesi biz henüz yaşayanlar için olduğu kadar sanat için de oldukça zengin bir kaynaktır. Sanatın her dalı bunu köpürte köpürte kullanır, özellikle sinema. En çok etkilendiğim otopsi sahnesi ise Bir Zamanlar Anadolu’da filminin sonundaki sahnelerdir. Doktor odaya arkasını dönmüş, pencereden dışarıyı izlerken morg görevlisi vatandaş Rıza mevtayı parça parça etmektedir. Biz doktorun pencereden futbol oynayan çocukları izleyişini izlerken fondan gelen kırılan kemik sesleri, bir kovaya akan vücut sıvıları ve yumuşak organların çıkardığı sesler gerçekten o masada yatan senmişsin hissi bırakıyor ya da pencereden hayatın öylece akışı değil de o bedenin parçalanışı daha çok içine çekiyor insanı. Sonra doktor görevlinin isteği üzerine masaya döner ve cesede yaklaştığı anda yüzüne sıçrayan doku parçacığını hissetmez bile ve silmediği o kırmızı lekeden gözünüzü alamadığınız karede de bitiverir film. Tatataaaam Ayyy çok güzel sahne!!! Kitaptan nerelere geldik, ama konu giderli:) sonuçta; Tüm insanlar ölene kadar, İnsan ölümü sorgulamaya devam edecek. Ben de bir kitap yazacak olsam bir gassalın hayatını konu ederdim, diye düşünmüşümdür hep. Neyse ben kurcalamayı burada bırakıyorum. Siz istediğiniz kadar kurcalayalirsiniz. Beden algısı, benlik algısı, bunları hep anlattık ama arkadaşlar, tekrara düşmeden bana müsaade, Size rast gelsin. Hadi eyvallah! Kitap mı , ha onu okumasanız da olur ya, ama filmi izleyin derim;)
Otopsim
Otopsim
Otopsim
OtopsimJean-Louis Fournier · Yapı Kredi Yayınları · 20191,628 okunma
·
269 görüntüleme
MUKAN ATALA KANDEMİR okurunun profil resmi
İnsan bilmediği şeyden korkar. Otopsi için polisiye romanları ve filmleri iyidir sanırım. Sanırım bende bir kadavra olacağım böyle giderse. Ama magazin olarak değil başka bir insanın yaşam sistemine can olmak için. Bir insanı kurtaran tüm insanlığı kurtarmış gibidirin gibisi olmak yine de güzeldir diye düşünüyorum. İçimizi gıcıklayan şeyin toprakta olması dileğiyle.
Özlem Özmen okurunun profil resmi
Ben de ölümün bir kurtuluş olduğunu düşünüyorum, bu anlamsızlık ve kaostan. Bu saçma yaşamın da bir bedeli olduğu fikri de bir o kadar saçma ve borçlu olma suçluluğunu da hissetmiyorum açıkçası. Beden birilerinin işine yarayacaksa evet ben de organ bağışından yanayım. Hatta geriye kalanları da yakabilirler, yer tutmaz:) Toz olmak bu diyardan…
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.