Gönderi

Özetle; insan sevgisinin temeli, Allah sevgisidir. Allah’ı sevme iddiasında bulunan her gönül, bu iddiasını insanla hizmet ederek ispata başlayabilir. Benzer şekilde insan sevgisinde rüşdünü ispat edebilen gönüller, Rabbin sevgisini daha yoğun cezbederler. Beşeri aşka gelince?... Batanlara bağlanmaktan fırsat bulup batmayan Bakiye (cc) yönelemeyen gönüller, türlü tutku ve heveslerini aşk-ı hakikinin önünde barikat edinirler. Haliyle kişi, kalbine dikkat etmelidir. Gönül hanesini-batması mutlak olan-batıl misafirlerle doldurmak yerine, onu asli sahibi olan Hakk'a ayırmalıdır. Zira kelám-ı kibarda belirtildiği üzere. "Padişah konmaz saraya, hane mamur olmadan." Aynı bahsin ikinci vaazı, beşeri aşkı bu kez barikatları aşıp hakikati aramanın vesilesi eyler. Zira aşkı kendisi gibi bir beşerde tanımaya başlayan kişi, beşeri düzeydeki aşk tecrübesini ilâhi olanla buluşturabilirse, mecaz hakikate inkılap eder. Bu yönüyle beşeri aşkı tatmak, ilahí aşkın provasıdır âdeta. Nitekim irfani geleneğimizin tüm kurucu metinlerinde aşkın her iki hâli de işlenir ve beşeri aşkı talimgah edinen insan, asli tatbikat için ilâhî aşka davet edilir.
Sayfa 170Kitabı okudu
·
106 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.