Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Bir İntihardan 24 Saat Önce
... Sabah olmuştu bir kez daha, oysaki olmasını hiç istememişti. Gece boyunca ağlamıştı Aleda, dualar etmişti tanrıya, tanrım bu gecenin sabahı görmek istemiyorum. Görünce daha çok kırılacak gibi hissediyorum, lütfen tanrım, yalvarıyorum sana, bana bir sabah güneşini daha gösterme. Olmamıştı yine, daha önce ettiği bütün dualar gibi bu da kabul olmamıştı. Usulca yatağından kalkıp pencereye doğru yürümüştü, güneşin bütün sıcaklığı içine işlemesi için yarım saatten fazla durmuştu orda, içinde ki kırgınlıkların, kızgınlıkların ve en çokta acılarının güneşin sıcaklığıyla geçeceğine öylesine inanmak istiyordu ki inandığı tek gerçek bu olacaktı neredeyse. Biliyordu Aleda aslında, böyle bir şeyin mümkün olmayacağını, yine de inanmak istiyordu buna. En çok ve yalnızca buna. Kendini pencerenin yanından zorda olsa çekebilmişti. Dönüp odasına baktı sakince, duvarlara baktı usulca, kendini geceler boyu dinleyen, ağlamalarına eşlik eden, yalnızca onların kendisini anladığını hissetti bir an, bu hissinden öylesine emindi ki, çevresinde onu anlayan tek bir insan dahi olmadığının gerçeğini yüzüne haykırıyor gibiydi bütün duvarlar . Yavaştı hareketleri, yürüyüşü, biliyordu artık ne kadar koşarsa koşsun hiçbir yere varamayacağını. Masanın üzerinde duran sigara paketini eline aldı, inceledi biraz paketi, üzerinde öldürür yazıyordu, oysa ki Aledayı içtiği sigaralardan çok yarınlara olan inancı, unutmaları öldürüyordu . Bir sigara yakıp, dumanını iyice içine çekip, üfürüyordu. Kararını vermişti artık, bundan emindi ve geri dönülmez bir sonuca varmıştı . Evet yapacaktı bunu kendine, oysa ki bunu yapmamak için ne kadar da çabalamıştı. Küçük bir umut bile görse, hemencecik dört elle sarılıyordu. Lakin bitmişti her şey artık. Sonuna gelmişti her şeyin, hayatın dibini iliklerine kadar hissediyordu. Çekmeceden bir kağıt çıkarıp önüne koymuştu. Kalemi eline almış düşünüyordu . Ne yazacağını bilmez halde, yalnızca kalemi elinde dolandırıyordu . Sonunda ne yazacağına karar veriyordu . Ve şöyle başlıyordu yazmaya; “Bugün hiçbir şeyin eskisi kadar güzel ve huzur vereceğine olan inancımı bütün olarak kaybettim. Hayatın artık yeni bir şeyler vereceğine ya da doğan güneşin yeni umutlar getireceğine olan bütün umutlarımı kaybettin. Bu kararı vermemek için öylesine çok çabaladım ki bütün benliğimi ortaya koydum ve tüm kalbimle savaştım. Sanırım bütün bu olanlar beni ziyadesiyle yordu. Dayanacak bütün gücümü de kaybettim ve böyle devam ederse daha çok kaybedeceğime olan inancım çoğaldı, ve ben bugün sessizce kimselere haber vermeden, bütün kırıklıklarımı, kırgınlıklarımı da alıp, hayata veda ediyorum.” bitmişti yazdıkları, söylemek istedikleri. Kağıdın bir kaç tarafı ıslanmıştı, Aledanın gözünden düşen yaşlardan. Kalemi kağıdın üzerine usulca bırakmıştı. Ayağa kalkmış, sigarasını içmeye devam ediyordu, onunda sonuna gelmişti artık, tıpkı hayatı gibi ... Yine pencerenin önüne gelmişti, kendisine huzur verecek sandığı pencere, birazdan sonu olacaktı. Aşağıya baktı, yüksekti çok yüksek düşeceği yer. Neyse ki kimseler yoktu orada. Pencereye oturdu, sigarasından son bir defa içti, son defa gökyüzüne baktı, gözlerini kapattı ... Önce sigarası, sonra da kendisi düştü pencereden ... @mehmetbk17 🍂
··
400 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.