Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yaşam üzerine bir irdeleme.
" Akvaryuma iki balık koyarsanız onlar zaten sevgili olur. Önemli olan okyanusta karşılaşabilmek. " Sahiden de günümüzdeki insanların neredeyse tamamının, büyük kitlelerin yaşantısını özetleyen bu söz aslında birçok şeyi açıklıyor ve insan denilen canlının düşünce algoritmasını ortaya çıkarıyor genel olarak. Sizin de dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama insanların çok büyük kısmı aslında kendisiyle eş değer ruhta birisine yani gerçek karakter eşleniğine/refikasına veya ruh dengine -nasıl denir bilmiyorum- kısaca o doğru kişiye rastlamaya çalışmadan kolaya kaçıp aynı ortamdan doğru tanışarak eğlence arkadaşı gibi gezip tozdukları, alelade biçimde sohbet ettikleri, vakit geçirip yakınlık kurdukları kişilerle sevgili olduklarını zannediyorlar, bu en büyük gafletlerin başında geliyor aslında. Etrafınızda özellikle lise-üniversite yıllarında ya da okul dışında kalabalıklarda yüz binlerce insan görmüşsünüzdür şimdiye kadar hemen hemen hiçbirini tanımamış olsanız da, işte kendilerini sevgili olarak tanımlayan ya da sizin şimdiye dek herhangi bir yerde (internetteki sosyal platformlar da dahil) görüp birlikte olduğunu gözlemlediğiniz insanlara dikkat ederseniz birçoğunun aynı çevreden doğru tanıştıkları kişilerle bu birlikteliğe başladıklarını anlayabilirsiniz. Ya aynı işte, aynı okulda, aynı toplulukta karşılaşarak tanışmıştır o kişiyle, ya arkadaşlarının aracılığıyla bir araya gelmişlerdir ya da bir tanıdıklarının önerisi üzerine irtibata geçip bir birliktelik kurmaya başlamışlardır. Halbuki sevgililik kavramı aslında çok başka bir şey, hakiki sevgililik demek birbiriyle neredeyse aynı olacak kadar benzer kişiliklerin bir araya gelmesi demektir bu da en temelde yazılı konuşmayla başlayabilecek bir düşünce, ruh yakınlığı ve karakter çekimi ile mümkün olabilir bence. Bir insanın esaslı ve derin fikirlerini, hayat görüşünü, sevme anlayışını ve bakış açısını en iyi yazılı konuşma yoluyla anlayabilirsiniz eğer güvenilir birisiyse, elbette öteki faktörler de çok önemli (hal ve hareketler davranışlar vesaire akla gelebilecek her unsur) ama belki o kişi sesli olarak konuşmayı pek sevmeyen, insanlardan rahatsız olabilen, çekingen, sosyal fobisi olan, içine kapanık birisi de olabilir, dolayısıyla kalabalık yerlerde veya bulunduğunuz ortamlarda böyle birine rastlamanız ve onunla iletişim kurabilmeniz pek olası olmayabilir. O yüzden bir insanın kişilik özelliklerini, düşüncelerini ve hayata bakış açısını doğru biçimde anlamak, özümseyebilmek istiyorsanız bence o kişiyle mesajda yani yazılı olarak konuşmanız daha mantıklı ilk etapta. Yazılı iletişim deyince akla mektup veya kağıt notlar da gelebilir fakat ben sadece mesajlaşma diye belirttim çünkü birine yazılı kağıtlar verip o şekilde karşılıklı olarak mektup ya da kağıt not biriktirme fikri ancak sevgililik aşamasında düşünülebilecek türden bir şey tanışmada uygun değil, çünkü kitap ya da mektup hediyesi yalnızca bir kişiye o da ancak adı konmuş bir şey varsa verilebilecek türden önemli ve değerli bir ithaf. Yani benim görüşüm önce mesajlaşma yoluyla karşıdaki kişiyi anlamaya onun hakkında fikirler edinmeye çalışmak. Zaten insan denen varlık da düşünceleri, davranışları, yaptıkları ve hayata bakış açısı neyse odur temelde, sizin önemseyip değer verdiğiniz bir şeye değer vermeyen umursamayan veya sizden başka türlü bir sevme anlayışına sahip olan birinin sizinle gerçek bir sevda yaşama ihtimali yok çünkü evrene farklı pencerelerden bakıyorsunuz demektir. Canlı olarak buluşma safhasına daha sonraki süreçte geçebilirsiniz eğer yeterince konuştuğunuzu düşünüyorsanız karşılıklı olarak, tabii buluşabilmenin süresi aynı şehirde veya farklı şehirlerde olma durumunuza göre de değişecektir... Kendimi bildim bileli yalnız olma nedenim de en temelde bu aslında, asla kendim gibi birine çevremde rastlayabileceğime ve bir şeyler yaşayabileceğime ihtimal vermedim ve hiç yanılmadım da şimdiye dek, çünkü kafamda hayal ettiğim/beklediğim türde karaktere sahip birisi hiç denk gelmedi ve kişiliğime benzer bir insan çıkmadı şimdiye kadar canlı olarak karşıma, bu da bana aslında çok önemli bir şeyi öğretti; bu hayatta karşı cinste kişilik ve ruh yönünden sana denk birisine rastlayabilmenin aslında ne kadar çetrefilli ve mucizevi bir şans olduğu olgusu. Şimdi yazacağım girizgâh ile bu durumu olabildiğince tarif etmeye çalışacağım. Şöyle başlayayım; genel olarak şimdiye kadarki hayatım çok büyük oranda tek başınalık içerisinde geçti ve bu durum hâlâ da bu şekilde devam ediyor, gerçekten de kalabalıklar içinde yalnız olmak durumu benim şu ana kadarki yaşantımı en iyi özetleyebilecek tabirlerden birisi aslında, hatta birkaç insan dışında neredeyse arkadaşlık kurduğum bir kişi bile olmadı diyebilirim hayatımda. Bugüne kadar ne lise ne de üniversite yıllarında ve sonrasında kişilik olarak bana benzer, yakın ruhlu biriyle hiç karşılaşmadım ve öyle birini hiçbir zaman gözlemlemedim etrafımda. Sonuçta her insan karşıda kendi gibi birini arar karakter özellikleri ona benzeyen birisini sevmek ister doğal olarak, bu böyledir herkes için. Kelimelerle nasıl özetlenebilir ve anlatılabilir tam olarak bilmiyorum ama demek istediğim şey şimdiye kadarki yaşantımda karşı cins olarak ruhça ve kişilikçe bana benzeyen bir insana hiçbir zaman hiçbir yerde rastlamadım ve doğal olarak biriyle sahici bir gönül bağlılığı yaşayabilme serencamına dahil olamadım özet şeklinde tasvir etmek gerekirse. Hatta bulunduğum herhangi bir yerde hiç tanımadığım, hiç konuşmadığım yabancıların bile yaptıklarını, hareketlerini, davranışlarını, hayat anlayışını ve tarzını gözlemlediğimde birçoğunun kişilik olarak benden fersah fersah uzakta olduklarını tespit edebiliyorum kolayca (bu da daha tanımadan insanlardan soğumama neden olabiliyor). Aslında yalnızlık bana çok şey kattı hayatta, özellikle de bu uzaktan analiz alışkanlığı, farkındalık açısından düşünüş ve algılayış tarzımı tenvir ederek ve geliştirerek bana oldukça önemli şeyler kazandırdı, çünkü insanların ne tarzda karakter yapısına sahip olduklarını az çok kestirebiliyordum bu gözlem metodu sayesinde. Aslında etrafta gördüğünüz kişiler hakkında çıkarım yapabilmek ve fikir yürütebilmek için onlarla tanışmanıza veya konuşmanıza gerek bile yok, uzak bir köşede durup bir insanın hareketlerini, tavırlarını diğer insanlarla olan iletişimini ve yaptıklarını izlediğinizde zaten az çok nasıl birisi olduğunu kafanızda canlandırabiliyorsunuz, bir gün içinde belki de onlarca yüzlerce kişi hakkında bu tür izlenimler ve çıkarımlar edinebilirsiniz dışarıda bulunma sürenize ve nerede olduğunuza bağlı olarak. Bahsettiğim şey herhangi bir ortamda basitçe uygulanabilir; metro-otobüs durağı, iş yeri, okul, market, caddede giderken etrafa bakındığınızda vb. kısacası insanlar içinde olduğunuz herhangi bir zaman ve herhangi bir yerde zihniniz size bu oldukça basit çıkarımları yapma olanağını veriyor, sadece bulunduğunuz bir yerde etrafa bakıp insanları gözlemlemeniz ve analiz etmeniz kâfi bunun için. Benim özellikle gençliğin başladığı lise yıllarından beri en çok kullandığım metot bu oldu, belki de hep tek başına dolaşmanın, insanlardan uzak durmanın, yalnızlığın verdiği bir avantaj olarak gözlem alışkanlığım ilerledi bu sayede ve bu da hayatıma çok önemli şeyler katarak şimdiye dek daima yanlışların içine düşmeme mani oldu. Her neyse, esas konuya dönecek olursam, bir insanın kendi yüreğine eş değer bir kişiyle irtibat kurarak gerçek bir sevgililiğe adım atıp, gelecekte evlenebileceği ve aile kurabileceği türden birine rastlaması hiç de kolay olmayan mucizevi denilebilecek bir ihtimal aslında, sahiden hakiki ve kalıcı bir sevda yaşamak isteyen herkesin uzun uzun düşününce idrak edeceği ve eninde sonunda ulaşacağı sonuç bu olacaktır çünkü cevap çok açık; insanın kendisine çok benzer, yani neredeyse onunla aynı ruhta ve kişilikte birine denk gelmesi aynı şehirde bile oldukça zor bir rastlantıyken o kişinin sizinle aynı semtte veya aynı ortamda bulunma ihtimali yarım milyonda bir kadar düşük olasılık. Hatta muhtemelen birbirinizden habersiz yaşıyorsunuz farklı şehirlerde bir yerlerde. Benim yıllardır prensip edindiğim fikir bu olduğundan, ömrüm boyunca hiçbir zaman çevremde kendim gibi bir karaktere rastlayamayışım birisiyle değerli ve uzun süreli bir birliktelik kurabilmeye dair hevesimi ve umudumu örseleyerek hiçbir karşı cins ile canlı bir etkileşim kuramamama ve yalnızlığa mecbur kalıp doğru kişiyi beklemeyi tercih etmeme yol açtı, ancak bu durum aslında benden kaynaklanmıyor, muhtemelen ruhuma uygun olmayan bir çağa ve topluma denk gelmemin sonucu olarak hayatımdaki tüm bu kayıp ve eksiklikler yıllarla beraber kişiliğimde birikti devamlı bir biçimde. Evet belki hiç kimsenin eli değmemiş/dokunmamış olsa da benimkine ve çoğu insanın yaşadığı buluşma, yan yana yürüme, gezme vb. şeyleri yaşayamamış olsam da henüz bu yalnızlık ve tek başınalık hali aslında bana çok önemli kazanımlar sağladı ve ruhumu geliştirdi devamlı olarak. Mesela kitaplar sayesinde şimdiye dek en az binden fazla cümleyi/sözü/paragrafı not etmişimdir roman olsun, şiir olsun, tarih olsun, felsefe olsun, hatta okuduğum bazı kitapların bana katkısı tüm hayatımı etkileyecek kadar büyük oldu... Kısaca özetlemem gerekirse; ülkede tüm şehirlere dağılmış milyonlarca kişi bulunuyor ve gerçekten hayatınızın insanı olarak düşünebileceğiniz ve sizinle neredeyse aynı ruhu barındıran o doğru kişinin çevrenizde gördüğünüz birkaç yüz ya da birkaç bin tane insan arasında olabileceğini düşünmek okyanustan bir kova su alıp işte aradığım balık burada demekle aynı şey hemen hemen. Sizce hakiki olarak sizin ruhunuza, kişiliğinize, hayat anlayışınıza, dinlediğiniz müziklerden okuduğunuz kitaplara kadar tüm özelliklerinize, hayallerinize, hayata bakış açınıza değer gösterdiğiniz şeylere ve evrensel görüşünüze çok yakın olan özel birine yakın çevrenizde rastlayabilir misiniz milyonlarca insan arasından? Gerçekten bu kadar kolay denk gelebilecek olduğunuza inanıyor musunuz böyle birine? Bu bence bir kişinin sahip olabileceği en saçma ve yozlaşmış görüşlerden birisi. Ne yazık ki günümüzde birçok insan içinde bulundukları yanılsamanın ve aldanmanın farkında değil, bu şekilde yakın çevresinden seçtiği alelade biriyle birlikteliğe başlayıp gerçek sevda nedir eş değer kişilik, eş değer ruh nedir bunu sorgulamadan birbiriyle sevgili veya çift olduğunu zannedip belki de evlenecek kişilere acıyorum ve üzülüyorum aslında. Ülkemizde özellikle şimdiki genç nesil ağırlıkta olmak üzere milyonlarca insan bu hatanın içine düşüyor. Fark ettiklerinde çok geç olacak ama her neyse...
·
1.191 görüntüleme
Rahel okurunun profil resmi
Noktasını virgülünü bile atlamadım aman bir şey kaçırmayayım diye :) keyifle okudum. Özellikle şu mesaj konusunu okuyunca güldüm çünkü hemfikiriz ve insanlar bu konu da bana eleştirel yaklaşıyor. Mesajla nasıl anlayacaksın diye ki anlıyorum :)) tabii bu sonradan gelişti.
Emre okurunun profil resmi
Sevindim o zaman böyle düşünmenize ve sonuna değin okumanıza :) Günümüzde milyonlarca insanda var olan bir hataya değinmek istedim aslında bu yazıyla, insanların büyük çoğunluğu fiziksel olarak kendine yakın olan yani aynı ortamdan doğru görüp seçtikleri kişilerle bir şeyler yaşama yolunu tercih ediyorlar, halbuki ruh ve karakter olarak onların eş değeri olan esas kişiyle başka şehirde ya da aynı şehirde olup başka bir yerlerde birbirlerinden habersiz yaşayabilecekleri ve şimdiye kadar birbirlerine hiç rastlamamış olabilecekleri ihtimali akıllarına gelmiyor nedense. Sanırım bu onların derin ve orijinal bir kişilikten uzak olup basit ve değersiz bir sevme anlayışına sahip olmalarından kaynaklanıyor, Montaigne' nin denemeler kitabında yazdığı; "Büyük ve yüksek şeyleri görebilmek için onlara göre bir ruhumuz olması gerekir." sözü bu durumu açıklıyor aslında. Günümüzde büyük çoğunluk kendine fiziksel olarak yakın olan insanlarla bir şeyler yaşamayı tercih ettiğine göre çoğu kişide bu ruh bulunmuyor henüz o düzeye vaki olabilmiş değiller anladığım kadarıyla. Hatta daha önce bir kitapta okuduğum şu söz de, #150861464 bu durumu özetler nitelikte...
Rıskı Seda ONAT okurunun profil resmi
Üşenmeden sonuna kadar okudum valla elinize sağlık👍🏻ama takıldığım bi nokta var; aynı kafa yapısına aynı görüşe sahip olabileceğimiz kişiyi yakınımızda aramak varken (ortak yönlerin olma ihtimali daha fazla olduğu için) neden o kişiyi uzakta arayalım ki?
Emre okurunun profil resmi
Estağfurullah, teşekkür ediyorum bu önemli görüşünüz için, vakit ayırıp sonuna değin okumanıza sevindim, bu yazımda kendi hayatımdan ve kişiliğimden örnekler vererek milyonlarca insanın yaşamını ilgilendiren toplumsal ve evrensel bir meseleyi ele almak istedim aslında. Çünkü şimdiye kadarki hayatımda hiç tanımadığım binlerce insanın bu basit hatanın içine düştüğünü gözlemledim üstelik bunlar sadece benim denk geldiklerim; sırf aynı şehirde, aynı muhitte, aynı okulda, aynı ortamda/yakın çevresinde karşılaştılar ve tanıştılar diye birbirleri için doğru kişi olduklarını sanıp gerçek bir sevgililik kurduklarını veya evlilik yaptıklarını zannedebiliyor insanlar henüz hakiki karakter eşi ve ruh dengi oldukları o doğru kişiye rastlamadan. Aslında bunun ne kadar büyük bir yanlış olduğunun farkında değiller. Bahsettiğiniz konunun yanıtını yazımda belirtmiştim burada da yazayım o kısmı; "ülkede tüm şehirlere dağılmış milyonlarca kişi bulunuyor ve gerçekten hayatınızın insanı olarak düşünebileceğiniz ve sizinle neredeyse aynı ruhu barındıran o doğru kişinin çevrenizde gördüğünüz birkaç yüz ya da birkaç bin tane insan arasında olabileceğini düşünmek okyanustan bir kova su alıp işte aradığım balık burada demekle aynı şey hemen hemen." Yani izhar etmeye çalıştığım şey tam olarak hiç kimsenin gerçekten kendisi gibi olan birine yakın çevresinde denk gelemeyeceği meselesiydi çünkü ben bunca senelik hayatımda karakter olarak bana benzer birini hiç görmedim etrafımda, demek ki ülkedeki milyonlarca insan arasından henüz o kişiyle canlı olarak hiç karşılaşmadım, kendimden yola çıkarak diğer insanlar için de durumun aynı olduğunu söylemem gerekli birçoğu bunun farkında olmasa da. Hatta şöyle oldukça basit bir hesapla teorimi ispat edebilirim; mesela ülkede tahmini olarak 15 milyon karşı cins insan olsun birliktelik kurabileceğiniz yaş aralığı olarak (sadece tahmini bir sayı), bu durumda sizin ve tek tek diğer tüm insanların hayatı boyunca o doğru kişiye denk gelme olasılığı yaklaşık "1/15.000.000" olacaktır (herkesin ömründe sadece bir tane evlilik yapacağını düşünerek) bu durumda o 15 milyonda bir ihtimalin öznesi olan mucizevi ve istisnai kişiliğin çevrenizde karşılaştığınız birkaç yüz veya birkaç bin insan arasından çıkma ihtimali bir hayli düşük bir olasılık sayısal olarak düşündüğümüzde, yani matematiksel olarak da öne sürdüğüm bakış açısının doğruluğunu kanıtlamış oluyorum bu sayede. Sahiden de bizle eş değer ruhtaki ve karakterdeki birinin bizim günlük yaşamda canlı olarak gördüğümüz birkaç yüz ya da birkaç bin tane insan arasında olma ihtimali imkansıza yakın, o yüzden gerçekçi olmak gerekirse sizinle neredeyse aynı olacak kadar benzer kişiliğe ve ruha sahip olan o doğru kişiye milyonlarca insan arasından günlük yaşantınızda denk gelme ihtimaliniz hemen hemen imkansız bir durum, hatta o kişiyle aynı şehirde bile olsanız günlük hayatta doğrudan karşılaşma ihtimaliniz yok denecek kadar az, gerçekleşirse de mucize gibi bir şey olacaktır diye düşünüyorum...
Sinem okurunun profil resmi
🙌🏻💘
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.