Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

141 syf.
8/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Muhalif olmak iyidir
Sabahattin ali'nin 1947 yılında, ölmeden bir yıl önce yayımlanan gerçekleri insanın yüzüne tokat gibi çarpan son kitabı .Yayımlandığı dönemde, devlete bir başkaldırı olarak görüldüğü için, mevcut hükümet tarafından yasaklanmış. Romanlarıyla ön plana çıkan yazarın bir o kadar da mükemmel bir öykücü olduğunu kanıtladığı bir yapıttır aynı zamanda. Kitapta bulunan öykülerin ve masalların ölümünden 70 yıl geçmesine rağmen hala günümüze nasıl da ışık tuttuğunu göreceksiniz. Toplumun sorunlarının yarım asırda dahi değişmemiş olduğunu görmek ise okuyucuların ülkeye ya da insanlığa dair umutlarını yitirmesine sebep olabilir. Kitabı şu yönüyle de ele almak istiyorum aynı zamanda. Sabahattin Ali devlet içerisinde çeşitli görevler almış, memurluklar da yürütmüş iflah olmaz bir muhalif. Muhalif olmak sorgulayarak, düşünerek, üretime katkıda bulunarak iktidarı yönlendirmektir aslında. Ya da bu tür öykü ve masallarla gerçekleri günyüzüne çıkarıp halkı düşünmeye davet etmektir. Halk her zaman eleştirel pozisyonda olmalı ki sistemi yönetenler gerçek gücün halkta yani millette olduğunu bilmesi gerekmektedir. eleştirelden kastım her zaman en iyisini istemek zorundayız. Patron biziz, seçilenler ise bizim işçilerimiz. "Kurtla kuzu" öyküsünün sonlarında aşağıdaki cümleleri yazıyor. “Düşünün, bir insanın celladına gülümsemesi, kendi yumuşaklığı ile onu yumuşatabileceğini sanması kadar gülünç, adi şey olur mu?” Öykünün can alıcı kısmı burası. İşkencenin mağduru olan ana karakter, polis şefinin huzuruna çıkarılıp insan gibi muamele görüyor. Her şey kibarlık içerisinde geçiyor. Mağdur ise şaşkınlık içerisinde "Acaba bu zarif muamele içten gelen bir nedametin ifadesi mi, yoksa sinsi bir tuzak mıydı?" diye kuşku içerisinde soruyor kendisine. Sözün özü , Sabahattin ali, devletin gerektiğinde medeni olabileceğini, böyle bir ihtimal olabileceğini bize gösteriyor. ancak sabahattin ali de tecrübe etmiş olacak ki, bu kibarlığa asla güvenemeyeceğimizi bize anlatıyor. Üstelik, devletin ya da devleti temsil eden kamusal rolün bize daha fazla kötü davranmaması, bize daha çok işkence etmemesi için onun medeni uzlaşma alanına gelebilmek ahmakçadır, saflıktır. Hatta bu sayede onun merhametli ve iyi olabileceğini sanmak gülünçtür. Bu günlük hayatımızda da böyledir. Herhangi birine sırf size zarar vermesin diye istemeyerek ona iyi muamelede bulunduğunuz, onun medeni uzlaşma alanına girdiğiniz oldu mu? Bu kişi size zorbalık eden bir serseriden, iş yerinizdeki patronunuza kadar herhangi biri olabilir. Eminim çoğumuz yaşamışızdır. Ve bu durum maalesef özsaygının da yitirilmesine sebep olan bir şeydir. "Çirkince" öyküsüne gelirsek , doğasever biri olarak bu öyküdeki betimlemelerle zevkten dört köşe olduğum, Sabahattin Alinin kalemine tekrardan hayran kaldığım ve sonunda bir o kadar da tabiri caizse yeis içerisinde kaldığım bir öyküydü. Hikayenin başında küçükken annesi ve kardeşi ile beraber tesadüf eseri uğradığı ve mutluluk hissini sonuna kadar tattığından bahsediyor o köyde. Bu tat yıllar sonra onu tekrar oraya götürmeye zorluyor. Benim de tam anlamıyla hayalini kurduğum bir köy, Çirkince köyü. Adının aksine hiç de çirkin olmayan ama nedense ismi Çirkince olan bir köy burası. Ama yıllar sonra tekrardan uğradığı o köyün eski halinden eser yoktur artık. "Sevgili bir ölünün başında bekleşen iki acılı insan gibi, konuşmaktan çekinerek bir saat kadar karşı karşıya oturduk." En beğendiğim öyküler: Sırça köşk Çirkince Kurtla kuzu Dekolman Katil Osman Beyaz Bir Gemi Cankurtaran İncelememi Sabahattin Ali'nin şu sözleriyle bitirmek istiyorum: Şimdi konuşmuyorum, seneler sonra da konuşmayacağım. Hiçbir zaman karşılarına geçip intikam almayacağım. Düştüklerinde iyi olmuş bile demeyeceğim. Benim kelimelerim sesimden çıkıp kimseye çarpmayacak... Keşke, şimdi bunun anlamını biraz olsun bilseydiniz! Keyifli okumalar.
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056,4bin okunma
··1 alıntı·
1.578 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.