Sırça Köşk

Sabahattin Ali
Sabahattin Ali’nin daha önce toplu olarak yayımlanan ve zamana karşı koyan hikâyeleri şimdi ayrı kitaplar halinde okuyucunun karşısına çıkıyor. Bunlardan biri olan Sırça Köşk’te öyküleri Portakal, Katil Osman, Bahtiyar Köpek, Cankurtaran, Beyaz Bir Gemi’nin yanı sıra Bir Aşk Masalı, Sırça Köşk, Devlerin Masalı gibi masallar da yer alıyor.
141 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1947
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

141 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
DİRENİŞİ ÖĞÜTLEYEN HİKÂYELER
Sırça Köşk, bir dönemin yasaklı kitaplarından. Okumadan önce neden yasaklı olduğunu tahmin etsek de okuduktan sonra gerçekler neden yasaklanır ki diye düşündürüyor. Bu kadar mı sevmiyoruz gerçeğin anlatılmasını? Bu kadar rahatsız eden ne? Gerçekle yüzleşememek niye? İfade etmeyince, anlatmayınca geçip gidecek mi öylece? Sabahattin Ali,
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202062,8bin okunma
141 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
17 öyküden oluşan kitap sade, akıcı ve etkileyici bir anlatıma sahip.Her bir öyküsü gündelik hayattan güzel dersler veriyor. 1947 yılında yayınlanıp yönetime başkaldırı olduğu gerekçesiyle yasaklanan bir kitap. Çok beğendim tavsiye ederim.
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202062,8bin okunma
141 syf.
6/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Şimdi Ben Ne Anlattım?
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
bu kitabı 1947 yılında yazmıştır. Kitabın adının da geldiği Sırça Köşk hikayesi politik olduğu gerekçesiyle zamanında ülkemizde yasaklanmış ve o dönemde de toplatılmıştır. Ali'ye, devlete başkaldırı var bu kitapta, sen kim oluyorsun denilmiştir. Bana kalırsa çok ağır eleştiriler yoktur bu öykünün içerisinde ama ne yazık ki o dönem
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202062,8bin okunma
141 syf.
8/10 puan verdi
·
12 saatte okudu
SIRÇA KÖŞK - Dikkat spoiler içerebilir!
Zamanında devlete başkaldırı olarak düşünüldüğünden bir dönem yasaklanan, gündelik yaşam ve toplumsal hayat hakkında sade ve akıcı bir dille yazılmış Sabahattin Alinin her kesimden insanın okuması gereken eseridir. Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202062,8bin okunma
120 syf.
8/10 puan verdi
Sırça Köşk
Kitap 13 hikaye, 4 masaldan oluşmaktadır. Genel olarak kitabı beğendim, zaten Sabahattin Ali'nin dilini bilmeyen yoktur.. Romanlarını çok beğenerek okumuştum. Hikayeler kısa olduğu için elbette ki bir roman tadı vermiyor. Fakat çerezlik olarak aşırı iyiler.. Özellikle Dekolman hikayesinde verilen mesaj çok güzeldi. Daha sonra Masallar içinden "Bir Aşk Masalı" çok güzel bir sözle bitti.. Bknz: -"Ne talihsiz adam! Tam muradına ereceği an da öldü." +"Ondan daha talihli insan var mı? Asıl bahtiyar, bir ömür boyunca hasretini çektiği şeye kavuşan değil, ona erişeceğini anladığı anda, saadetinin en yüksek noktasında bir 'Ahh!' diyerek düşüp ölebilendir." Önerir miyim? Evet öneririm. Fakat romanlarını daha çok öneririm: •Kürk Mantolu Madonna, •Kuyucaklı Yusuf, •İçimizdeki Şeytan, Bu her 3 romanı da büyük bir şevkle okudum. Sizlere de tavsiyemdir.
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Parodi Yayınları · 201962,8bin okunma
141 syf.
8/10 puan verdi
ÖYKÜLENDİMDE GELDİM! Şimdi ne anlatsam ki? Ne yazsam ki? Nasılda işlemiyor parmaklarım senin adına bir şeyler yazmaya… **Zaten işkence nedir? İrademiz ve kafamız bizi küçültecek bir iş yapmadıkça, işkence sade bir fizyoloji meselesidir. Etlerimiz, sinirlerimiz dayanabildikleri kadar dayanırlar. Sonra, tabiat ne emrederse, o olur. Ama ruhumuzu
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202062,8bin okunma
141 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Sade, gündelik ama büyüleyici bir dil. Her bir hikaye hayatın taa içinden. Toplumsal sorunlara, insanlığa ironik bir bakış. Kesinlikle okunmalı. Ayrıca Sırça Köşk hikayesi zamaninda yasaklanan bir öyküdür. (Devlete bir başkaldırı olarak görüldü.) Keyifli okumalar.
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202062,8bin okunma
141 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Hayran olduğum yazar Sabahattin Ali'nin birden çok hikayelerden oluşan bir gününüzü kurtaracak güzel bir eser. Ben iki kitap birden okuduğum için diğer kitaptan sıkıldığımı hissettiğim anlarda bu kitaba sarıldım. Kurtarıcı kitabım oldu kendisi.
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202062,8bin okunma
141 syf.
·
Puan vermedi
"Köşkünüzü sırçadan yapmış olabilirsiniz ama hayallerinizi sırçadan yapayın." Bu kitabın hikayeleri bana bunu dedirtti. Hikayelerde geçmişte kalan kırıntılar, geçmişe olan hasret aslında bir nevi içinde bulunduğumuz durumu sevmemektir. Biz nereye gidersek gidelim hangi konumda olursak olalım memnun değiliz. Ne olursa olsun bir hayalimiz olsun. Ve bu hayalimiz sırçadan olmasın ki bir gün birinin kötü enerjisi bile onu paramparça edemeyecek şekilde olsun. Sevgili okurlar okuduğum Sabahattin Ali'nin bu eseri (Sırça Köşk) birbirinden güzel öykülerden oluşuyor. Sabahattin Ali'nin kaleminden çıkan diğer kitapları gibi bu kitabını da çok beğendim. Herkes Sabahattin Ali'yi okumalı ve okutturmalı diye düşünüyorum. Içinde beğenmediğim hikaye tabiki oldu ama genel anlamda çok beğendim. Okuyacak olanlara şimdiden iyi okumalar dilerim.
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202062,8bin okunma
141 syf.
·
Puan vermedi
·
200 günde okudu
Sırça Köşk
Sebahattin Ali' yi nasıl bilirsiniz. Ben benim bildiğim kadarını anlatayım. Beğenmezseniz lutfen eleştirmeyin. Osmanlılıdır kendisi aynı Atamız gibi. Egitimlidir, aydındır ama aydınlığını aldığı eğitimden, ya da ideolojisinden almaz. S.Ali aydınlığı hayata bakışta ki o ayrıcalıktan gelir. Aslında bu açıdan bakınca aydın değildir, entelektüeldir. Cumhuriyetçidir ancak en sivri üslupla eleştirendir ayrıca. Ne omurgalı bir duruştur buradan bakınca. İnandığın kavrami uygulayanları eleştirecek bakışa ve bunu dile getirecek kadar omurgalı bir duruşa sahip olmak. Bu eseri ben Ahmet Hamdi Tanpinar'ın
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
' ına çok benzetirim. Eleştirir yerden yere vurur mevcut idareyi. Muhtemelen haklıdır. Ama o günün koşulları dikkate alındığında haklı olmak doğru olduğu anlamına gelir mi? Haklı olmak; o faili meçhul ölümü getiriyorsa insanı üzmez mi? Özel bir ruh Sabahattin Ali, uzun yıllar öncesinden bugünün insanına seslenir ve sesindeki en önemli vurgu ahlâkadır, eyleme geçmeyedir. Harekete geçemeyen, ahlaki açıdan yetersiz günümüz insanına seslenir. Ruhunda Şad olsun Sabahattin Ali
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202062,8bin okunma

Yazar Hakkında

Sabahattin Ali
Sabahattin AliYazar · 103 kitap
Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur. Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısiyla, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır. Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926). Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930). Yurda döndükten sonra Sabahattin Ali, Orhaneli’nde ilkokul öğretmenliğine atandı. Aydın ve sonra Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır. Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932), bir yıla mahkûm olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933). Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un "eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini" istemesi üzerine Varlık dergisinde "Benim Aşkım" adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır. 16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir. Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945). "İçimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945). Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947). Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır. Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?" Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Jandarma karakolunda katledilmiş daha sonra da cesedi 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmuştur. Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştır. Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950’li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır. Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini Balıkesir'de çıkan ve Orhan Şaik Gökyay tarafından yönetilen Çağlayan dergisinde yayımlamıştır (1926). Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi dergilerde de yazan (1926 - 1928) Sabahattin Ali, bu arada öykü de yazmaya başlamış, ilk öyküsü "Bir Orman Hikayesi" Resimli Ay'da yayımlanmıştır (30 Eylül 1930). Toplumsal eğilimli bu öyküyü Nazım Hikmet, şu sözlerle okurlara sunmuştur: "Bu yazı bizde örneğine az tesadüf edilen cinsten bir eserdir. Köylü ruhiyatının bütün muhafazekâr ve ileri taraflarını, iptidaî sermaye terakümünü yapan sermayedarlığın inkişaf yolunda köylülüğü nasıl dağıttığını ve en nihayet, tabiatın deniz kadar muazzam bir unsuru olan ormanın muğlak, ihtiraslı hayatını, kımıldanışların zeki bir aydınlık içinde görüyoruz". Sabahattin Ali, af yasasından yararlanarak hapisten çıktıktan sonra, özellikle Varlık dergisinde yayımladığı "Kanal", "Kırlangıçlar", "Arap Hayri", "Pazarcı", "Kağnı" (1934 - 1936) gibi öyküleriyle dikkati çekmiştir. Sabahattin Ali Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırmıştır. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmiş, aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirmiştir. 1937'de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir. Sabahattin Ali'nin halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren Dağlar ve Rüzgâr (1934) adlı kitabı yazın çevrelerinde ilgi uyandırmış, örneğin Yaşar Nabi, Hakimiyeti Milliye'de şu övücü satırları yazmıştır: "Bu kitabın mümeyyiz vasfı halk edebiyatı tarzında bir deneme teşkil etmesidir. Sabahattin Ali'nin tecrübeli muvaffak neticeler vermiş. Ve bize, şiirleri doğrudan doğruya bir halk şairi elinden çıkmamış olduklarını hissetirmekle beraber, o tanıdığımız ve sevdiğimiz samimi edayı tattırabiliyor. Komplike imajlardan kaçınılmış olması, bu şiirlere büyük bir sadelik vermiş." Ancak, Sabahattin Ali, bu kitabından sonra şiirle ilgilenmemiş, sadece öykü ve roman yazmıştır. 'Leylim Ley', 'Aldırma Gönül' gibi halk dilinden yararlanarak yazdığı şiirler herkes tarafından bilinir. Sabahattin Ali, Varlık'ta Esirler adlı üç perdelik bir oyun da yazmış (1936), ancak bu türü de bir daha denememiştir.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.