Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

464 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi kitapları! Mutlaka okunması gereken kitaplar! En çok satanlar! En çok okunanlar….. Bütün bu başlıkların altında hep görüyordum Yüzyıllık Yalnızlık kitabını. Okumam gerektiğini biliyordum ama bir yandan da bazı okuyucuların zor okunuyor, sıkıcı, çok fazla cinsel içerikli, o kadar çok karakter var ki isimler karışıyor gibi yorumlarını görüp uzun süredir bekletiyordum kitabı. Neyse zamanı geldi demek ki tanıştık. Ben olumsuz hiçbir yorumu kabul etmiyorum bu kitap için. Gerçekten muazzam bir tat bıraktı dimağımda. Hukuk ve gazetecilik eğitimi almış Kolombiya’lı yazar Gabriel Garcia Marquez 1967 yılında yazmış kitabı. 16 yıl kafasında kurgulamış. . Sonra yazmak zamanıdır deyip kendini odasına kapatırken ailesinin geçimini bile eşine emanet etmiş yani bir süreliğine yazarken fiziksel ve zihinsel olarak Macondo’ya gitmiş gerçekten. 18 aylık yazma serüveninin ardından odasından çıktığında ailesinin borç batağında olduğunu öğrenmiş. 1967 yılında yayımlanmış kitap. 1972’de İngilizceye çevrilmiş, 10 yıl sonra yani 1982 ‘de yazar Nobel Edebiyat Ödülüne layık görülmüş. Şimdiye kadar sadece üç kitabını okudum yazarın ama özellikle Yüzyıllık Yalnızlık ile bu ödülü kesinlikle hak etmiş diyorum. İyi ki yazmış Marquez, iyi ki keşfedilmiş ve iyi ki yıllar sonra dünyanın bambaşka bir yerindeki Bahar’a ulaşmış. Kitap, Latin Edebiyatının baş yapıtlarından kabul ediliyor. Newyork Times şöyle yazmış kitap hakkında: Eski ahitten bu yana okunması gereken ilk edebiyat ürünü! Ne büyük gurur yazar için. Albay Aureliano Buendia, yıllar sonra idam mangasının karşısına dikildiğinde, babasının onu buzu keşfetmeye götürdüğü o çok uzaklarda kalmış ikindi vaktini hatırlayacaktı. İşte bu cümleyle başlıyor metin yani döngüsel bir zaman var yani geçmiş ve geleceğe sıçrayışlarla bir yandan da bugünü anlatır yazar. Peki ne anlatıyor? Yüzyıllık bir zaman diliminde Buendia ailesinin yaşadıkları üzerinden Kolombiya’nın büyük fotoğrafı; incil öyküleri, mitler, büyü, diriliş ve yeniden doğma geleneği, toplumsal yapı, toplumun kadına bakış açısı, insanların cinselliğe bakışı ve yaşayış biçimi, Latin Amerika’nın ABD tarafından sömürülmesi, kapitalizmin kirli yüzü, ekonomik yapı, coğrafi yapı, halk masalları, destanlar…….. tüm bunların varlığıyla harmanlanmış ve yüz yıla sığdırılmış bir ailenin yedi kuşağının yaşadıkları. Aslında hem bahsedilen karakterler hem de Macondo, yazarın gerçek yaşamından yola çıkarak kurguladığı şeyler. Hatta kendisi de şöyle diyor; bu kitabı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığı ile aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü olağan şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlığı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım. Marquez’in büyükannemin yöntemi dediği şey aslında tam olarak büyülü gerçekçilik. Çünkü büyülü gerçekçilikte de mümkün olmayan şeyler gayet mümkünmüş gibi gerçeklerle birleştiriliyor ve bu durum ne karakterleri şaşırtıyor ne de okuyucuyu rahatsız ediyor. Yazarın kurguya yedirdiği büyülü gerçeklikten örnekler vereyim: Melquiades’in öldükten sonra dirilip Buendia ailesiyle birlikte yaşamaya devam etmesi, Jose Arcadio Buendia’nın öldürğü Prodencio’nun hayaletinin sürekli evlerinde dolaşması, Jose Arcadio odasında öldürüldüğünde ölümünü annesine haber vermeye gitmesi, Jose Arcadio Buendia ölünce gökten sarı çiçekler yağması, Güzel Remeidos’un beyaz kıyafetlerle gökyüzüne yükselip kaybolması, Beş yıl boyunca hiç durmadan yağan yağmur…….. Ve bütün bunları yaşayanların çok olağan şeyler oluyormuş gibi davranması, korkmaması, şaşırmaması, hayata kaldığı yerden devam etmesi. Göç etmeye karar veren Jose Arcadio Buendia, eşi Ursula ve yakın arkadaşlarını da alarak balta girmemiş ormanların içinde kendilerine ait bir dünya kurarlar ve bu dünyaya Macondo adını verirler. Her şey o kadar güzeldir ki otuz yaşından gençtir herkes, ölüm uğramamıştır bu dünyaya daha, huzur mutluluk içinde geçim derdinin hiç olmadığı, bereketin kaynağının bilinmediği bu güzel dünyada yaşamaya ve çoğalmaya başlarlar. Bu bir ütopyadır bir bakıma ama yazar burdan yola çıkarak yani İncil öykülerinden faydalanarak masumiyetini yitiren ve yok olan bir cenneti anlatır aslında. Elinde bir kemik torbasıyla bir kız çıkagelir bir gün. Aileye sorgusuz sualsiz kabul edilen Rebeka büyüyünce bir aşk üçgeninde ailedeki ilk huzursuzluğa neden olur ve huzursuzluk çoğaldıkça çoğalır. Rebeka yerlileri istilaya gelenlerin bir temsili olarak yaratılmış kitapta. Bunun dışında yirmi yıl süren iç savaş, muz şirketlerinin halkı sömürmesi, kendilerinin zengin olması, bu sırada Macondo’ya demir yolunun gelişi (kapitalizmin gelişi) binlerce kişinin tren vagonlarına doldurularak öldürülmesi ve ne hikmetse bu olayı kimsenin hatırlamaması da kapitalizmin bize verdiği zararı yok sayan hafızalarımızın resmidir. Kitapta anlatılan her kuşağın başına ayrı ayrı felaketler gelir ki bu da Latin Amerika efsanelerini yansıtır. Devlet diye bir kavram yokken herkesin mutlu huzurlu yaşadığı bir cennet olan Macondo’da devlet bu mutluluğu bozan olarak resmedilmiştir. Macondo muz şirketlerince sömürülür, Demir yolunun ve sinema gibi yeniliklerin gelmesiyle önceleri mutlu olan insanlar zamanla kendilerini bir sefelatin ve pisliğin içinde bulur. Hatta 5 yıl süren yağmur bile Macondo’ya temizlemeye yetmez. Yazara göre hayat sonsuz bir döngüdür. Sürekli kendini yineler ama sonunla efsaneler kendini gerçekleştirir. ( domuz kuyruklu çocuk doğar) Evet kitap çok iyi ve çok kapsamlı ama yazara hiç başlamadıysanız bu kitapla başlamayın derim. Birkaç kitabıyla tanıştıktan sonra Yüzyıllık Yalnızlık bence her okuyanda hiç bitmesin diyeceği bir masal etkisi yaratacaktır. Söylendiği gibi karakter sayısı çok fazla, her kuşakta önceki aile üyelerinin isimleri tekrar ediliyor( Anadolu’da da böyle bir gelenek var) ama dikkatli bir okuyucu için bence kargaşaya yol açmıyor. Ben çok sevdim arkadaşlar tavsiye ediyorum. Çok okumalar.
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036,2bin okunma
·
940 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.