Wilde’ın kaleme aldığı tek roman olma özelliğini taşıyan bu kitap onun da tabiriyle, “bir ruhun hikayesi.” Yazarın on kitap yazmasındansa böyle bir başyapıt ortaya çıkarması ve okuyucuya bol bol aforizmalar sunması eseri daha çarpıcı hâle getirmiş bence. Ayrıca kitap, okumaya başladığınızdan itibaren “klasik eser” tabirinin tüm vaatlerini gerçekleştiriyor. Karakterlerin iç dünyalarını oldukça güçlü tasvirlerle ele alıyor. Klasik olmasının yanında dilinin akıcılığı ve sadeliğiyse okuma zevkinizi artıracak türden. Konunun asıl kilit noktası ise şu şekilde başlıyor; yakışıklı ve genç Dorian onun için yapılan portresini görünce hep bu halinde kalmayı ve portrenin yaşlanmasını diliyor. Fakat bunu içinden geçirirken gerçekleşeceğine ihtimal vermiyor tabii. Güzelliğin baş döndürücülüğüne kapılmış giderken böyle bir lanetin hayatını uçuruma sürükleyeceğinden bir haber… Bu yaşayacağı süreçte psikolojik çöküntüsüne sebep olacak etkili karakterleri de görüyoruz hikâyede. Özellikle Sibyl Vane’le tanışması hayatında beklenmedik hatalara ve bedellere yol açıyor. Böylece eser, insanın ruhunun nasıl günden güne kötülüğe hapsolduğunun en güzel örneği olma niteliğine ulaşıyor.

Dorian Gray’in PortresiOscar Wilde · Kırmızı Kedi Klasikleri · 202073,4bin okunma

·

52 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Melis