Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Fatiha suresi 3. ayet
اَلْحَمْدُ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى اٰلِهِ وَاَصْحَابِهِ اَجْمَعِينَ صَلُّوا عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ صَلُّوا عَلَى طَبِيبِ قُلُوبِنَا مُحَمَّدٍ صَلُّوا عَلَى شَفِيعِ ذُنُوبِنَا مُحَمَّدٍ رَبِّ اشْرَحْ لِى صَدْرِى وَيَسِّرْ لِى اَمْرِى وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِى يَفْقَهُوا قَوْلِى سُبْحَانَكَ لَاعِلْمَ لَنَا اِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ سُبْحَانَكَ لاَ فَهْمَ لَنَا اِلاَّ مَا فَهَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْجَوَ ادُ الْكَرِيمُ الفاتحة أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ مَالِكِ يَوْمِ الدّٖينِ 5 Recep 1443 3. Ayet... Din gününün sahibi... Bu kavramı iki başlık altında işlemeye çalışacağız inşâALLAH'U RAHMAN. Din günü ve Mâlik (CC)'altında, Din günü denilen kavram özel bir gün demek, yaratılmış olan kulların kulluğunu kabûlü ve kul olduklarının cevabını yüce yaratıcıya bildirdikleri gün olan, Bezm-i elest'te verilen akd olduğunu, birçok âlimler bizlere bildirmiştir. Bazı âlimler bu noktada, burası Haşr, yani toplanma günü olarak da kabul etmişlerdir. Bu kavram genel itibariyle yaratılmış olunan ruhlara sorulan! "Ben sizin RABBİN'iz değilmiyim" sorusuna, verilen cevabın verildiği yerdeki soruyu soran RAB olan, bir ALLAH'ın MELİK- MALİK ' ism-i şerif-i ile hitab ettiğide düşünülmektedir. Bu noktada akd'i kabul eden ve ruhların sahibi olan yaratıcı, yani onların düzeni bozmasını koruyan ism-i şerif-i EL-MELİK (CC) ismi olmuştur, bunun üzerine içlerinden bazılarının hemen bu soruya şahid olduk cevabı verdikten sonra secde ettikleri, bazılarının da bir müddet sonra, en son secdeyi ise cehennem den son çıkartılacak olan, kalblerin de hardal tanesi kadar iman sahiblerinin olduğu düşünülmektedir. Bu kavram'ın o gün olduğu düşüncesi kitabın zahiri anlatımı üzerine bakıldığında daha da fazla bu konu üzerine yazılar okuyabiliriz, Lakin burada bir hikmet vardır ki bu hikmet burada yapılan akd'in sadakat'ini göstermek adına yüce yaratıcı bizi dünya'ya göndermiş ve haydi inin dünya'ya ve kendi kitab'ınızı yazın ve sadakat'inizi gösterin şeklide akd'imizi ortaya koymamızı, adaleti gereği bizlere lûtf etmiştir. Ancak kullar bu nokta da hayatın her yerine tecell-i etmiş olan yüce kitab KUR-AN'I KERİM'in vesilesi ile, ALLAH azze ve celle' nin aslın da her an ve her yerde bize ahiret'in hakikatlerini bildirmesi de, yine ALLAH azze ve celle' nin adaleti gereğince lûtf etmiş olmasındandır. Böyle olunca din gününün hesab günü, Haşr günü, Cevab günü gibi anlamlarını da görebiliriz. Ancak bu anlamı hayatımıza kitab'ın her harfi ile tatbik etmemizi emr eden yüce yaratıcı, bize olan merhametinden (İslam ümmetine) dolayı, bizim din gününün bugün, şu an bilincinde hayatımızı yaşamamız gerektiğini, RASÛLÜ (sav) ile öğretmektedir. Evet kul bu gününü veya her gününü, bu günde cevabını verdiği an gibi, yada hesaplama günü gibi bir vakit içinde görür ise, o zaman hakiki bir iman'ın yerleşmesine ve en başında (birinci ayette) dile getirdiğimiz ihsan makamına erişebilmesi icin bir mutlakiyeti kazana bilmekte dir. Böyle bir bakışla din gününe bakan bir iman sahibi yüce yaratıcıya gereğince itaat edebilir. Evet şimdi şu an, sanki o sorguda olduğu düşünen bir kul asla günah havuzuna girmez ve yaklaşmaz, bunun üstüne bundan aynı ateşi görür ve kaçarcasına, doğru olan Hakikat'e ve emirlere kaçar, ALLAH'a firar eder. Böyle olunca yasaklara ve emirlere uyar, asla kötülükler ona kovulmuş uğraşsa bile, çekici yada etkileyici gelmez. Din günü, yani bugün kimin kulu olduğunu bildiğini iddia eden bir yaratılmış, eğer İslam üzerine bir hayat yaşadığını iddia eder, ancak ibadetlerin ardından sanki ALLAH ile bir akdi varda, O'da onu af etmek için sanki söz vermişcesine, fütursuzca ve şuursuzca günah,yasak, kötülük, fenalık,fitne,yalan, gibi bir çok, bizi esastan yani gereği gibi sözüne sadık kalma şahid'liğin den alıkoyuyorsa, o zaman kendisi ile çelişir günden güne bu bataklıklarda daha fazla batar buna da asla engel olamaz. Çünkü emirler ve yasaklar kulun o günde verdiği sözü hatırlamak için ALLAH'ın adaleti gereği bize bildirdiği, yaşamın aynası olan dünya hayatı ekinleri nin mahsullerini toplama zamanı geldiğinde, bu gerçeklikleri yüzüne bir hakikat olarak vurulması çokta şaşırtıcı ve olan üstü olmayan hakikat'dir, çünkü yüce yaratıcı bunuda diğer itaat ve sadakat gösteren kullarına adaletinden dolayı yapar, isyankârların da yüzlerine vurmuş olur. Öyle ise din gününü sanki bugün gibi yaşayarak her fırsatta tevbe etmeli, her fırsatta hayırda, güzellikte ve iyilikte yarışmak için mücadele etmeliyiz. Böyle bir yaşamın ardın dan, O'na yapılan ibadetler den haz ve tat almaya başlayan, dolayısıyla nafile ibadetleri nin her geçen gün arttırdığını gören ve bunun ardın dan verilen nimetlere ulaşan, bahtiyar bir kul olur. İleride anlatıldığın da göreceğimiz olan nimet'lere ulaşınca, farklı bir yaşam çizgisine girip, verilen nimetlerin şükrünü ne şekilde sunabileceği düşüncesi içersinde kaybolup, ne yaparsa aciz yaratıldığını kabul ettiğinde ise, safi'ye ye yani saf insan mâkam'ına erişmiş olacaktır. Öyle ise hayat'ın her anını din günü gibi yaşayıp, her fırsatı değerlendirmeli ve din gününün aslında bulunduğumuz an olduğunu, bu gün olduğunu asla aklımızdan çıkartmamalıyız. En Doğrusu ALLAH azze ve celle bilir. 5 Recep 1443 بايتول
·
169 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.