Kitaba başlarken gayriihtiyari ilk basım yılına baktım, 1974. Olgunluk dönemine giriş deyip gülümsedim. Sonra Çözülme geldi aklıma, zaten olgundu hikayer deyip başladım okumaya. Kitaba ismini veren Çok Sesli Bir Ölüm hikayesi bittiğinde neye uğradığımı şaşırmıştım. Ölüm daha da canlanmış, ete kemiğe bürünmüş ve karşıma konmuştu. Dil, tasvirler, uslüp hepsi o kadar güçlüydü ki gece gece ürktüm. Ölüm var ölüm deyip namaza durdum.
Sabah Aralığı'nda bir dönemi net olarak görüyorsunuz. Çok kaliteli bir fotoğraf olmuş.
Çatışma'da çürümüşlüğün ne zaman, nasıl başladığını anlayamıyorsunuz. Aslında okuduğumuz bir aile değil, bir toplumun yaşamı, bizim toplumumuzun. Her karakter bir kesimi temsil ediyor... Çok değişik, güzel...