Gönderi

Ancak Madame de Prie onca eğlencenin ortasında amacını neredeyse tamamen unutmuştu. İnsanları çılgınlık ve debdebeyle kandırmak isterken aslında kendini kandırıyordu, eski yaşamının taklidine kendisini öylesine düşüncesizce kaptırıyordu ki bunları gerçek gibi algılıyor, hatta kudretine, güzelliğine ve yaşam sevincine inanıyordu. Bir şey farklıydı tabii, bu da canını acıtıyordu. O artık bir hiç olduğundan beri insanlar ona daha samimi, daha sıcak, ama sonra yeniden soğuk davranıyorlardı. Kadınlar ona artık imrenmiyor, küçük hainliklerle onu iğnelemiyor, erkekler çevresinde pervane olmuyordu. Onunla birlikte gülüp eğleniyor, ona iyi bir arkadaş gibi yaklaşıyorlardı, ama kimse sahte sevgi sözcükleri söylemiyor, yalvarmıyor, gönlünü okşamıyor, ona saldırmıyordu; Madame de Prie kudretini tamamen yitirdiğini bunlardan seziyordu. Kıskançlığın, kinin, yalanın olmadığı bir yaşam yaşamaya değmezdi. Aslında artık unutulmuş olduğunu ürpererek fark etti: Şamata hâlâ eskisi gibi bütün çılgınlığıyla sürüp gidiyordu, gelgelelim o artık odak noktası değildi. Erkekler başka kadınlarla gülüyorlardı ve madam bu kadınların gençliğini ve tazeliğini ilk kez fark ediyordu: Yaşlanıp onlara yabancılaşmadan dünyaya kendini hatırlatmanın zamanı gelmişti.
Sayfa 34 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.